18 Ekim 2020 Pazar

İşte Bu Yüzden Güzeldi Manzara

Güneşin doğuşunda, saçların görünüyordu parmak uçlarından... 

Her yanında uzanan güneş, saçaklarından öpüyorum...

Bileklerim mor, uzanıyorum ağırdan bedenine. En ince ayrıntısına kadar nüfuz edercesine...

Güçlü bir kelime vardı; altı heceden öte değildi...

Topraklarından kovulacağımı bilircesine sarılıyordum tanrıya,
Konuşamadığımız vakit, bir ince hüzün,
Soluğu bitiyordu günün, hafif eserken rüzgar zihnimizde,
Yeşil giyin kadın!
Güçlü bir kelime vardı; tak, tak, tak, tak ve tak.
Yalnızca her gece doğan ve ölen.
Kafası güzel bir kadın;
Yosunlu bedenime dokunuyor, ağlamaklı...
Tırnakları perde; tırnakların, sırtımda. Bundan daha fazla dibe iniyor olamayız...

Elbisesi sıyrılırken rüzgâra, kaldırımlarda işitiyorum sesimizi... 

Masum.

Ben de iğreti durmayan bir ceketti bu aslında. 

Bu durumun senin herhangi bir gecede uykunun kaçması ile alakası yok,
Şehir kokarken insanlığımız, köşe bucaklara saklanıyorduk,
Topuk sesleri ellerimde susarken, utanıyorum geçmişimden kadın,
Alabildiğine mavi, alacalı ve kirli
Biraz daha birikiyorum her adımda kadınlığına, terlerken naif elleri,
Tunalıya sallanıyorduk. 

Çok sarhoştu.Çok sarhoştum...

İşte! Bu yüzden güzeldi manzara...

Güçlü bir kelime vardı artık;

HİÇ

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...