4 Ağustos 2015 Salı

Biraz Konuşmasak 15

Merhaba,

Yalnız yaşayan biriyim. Öyle yalnızım ki yalnızlığı icat ettim. Umarım hiçbir zaman modası olmaz bunun. İcadımın başıma dert açmasını istemem…

12 yıllık birikimimin içinde genç bir güzele aşık olmuştum. Ona koşulsuz ve geri dönülemez bir şekilde aşık olmuştum. Kötü saplandım buna. Yine olacaksa böyle olsun…
Ağlamıştım ardında. Hiç unutmuyorum. Telefonda geçen o konuşmayı az önce yapılmış gibi hatırlıyorum. Kolay ağlayan biri değildim. Ara sıra duygusal bir filmin birkaç karesinde gizli gizli ağlamamı saymazsak.

Sonra bir gün bir başkasından aşkın olmadığını öğrendim. Onun kendi içinde oluşturduğu bu yalan düşüncesine, eleştiri yapmadan inandım, inanmak istedim. Öyle değilmiş. O kendini kandırabilmiş, fakat ben kendimi kandıracak değilim…

Pencereden dışarı baktığım bir akşam. Birkaç çiftin kalabalık kaldırımdan elle ele inatla ayrılmadan yürüdüğünü gördüm. Zorlanıyorlardı yürümekten, üzerlerine gelen kalabalıktan dolayı. Yinede aldırmıyor terleyen ellerine sıcaktan, tutuyorlardı birbirlerini sımsıkı gevşemesine bile izin vermeden. Gülümsedim, onlar bunun farkında değillerdi.

Aşk oradaydı işte. Aşk vardı. Olmaması imkânsız bir düşünceydi. İlk insanların varlığı bile bu yüzdendi.

Yinede…

Gidince birinden bir gün, bir diğeri, boktandı. Aç kalmaktan daha boktan. Boktan diyorsam öyledir.

Sonuç; o güzelde, orada, bir yerlerde, kalabalığın dışında ya da içinde, yalnız ya da biriyle yürüyordu işte...   

Tanrım! Düşünebiliyor musun? Yakışıklı bir adamın ellerin de. Hayır! Asalak bir adam. Canımı acıtan şeylere çamur atmak. Yakışıklı, asalak. Ne fark eder. Bir adam. Adam. Sanırım küfrediyorum buna. Olmasını istemediğim bir resim. Açıkcası bir düşünceden çok, gerçek.

Belki de o kendince haklı. Benim gibi, anlaşılmaz, kaba, ayyaş biriyle ne işi olur. Brahms’ı, Rachmaninoff’ı, Tdeman’ı biliyor olmam neyi değiştirir. Şehirleri sevmiş olmam. Kâğıtları sevmiş olmam. Daktilo sesini, kitapları, dergileri, iyi filmleri, şiirleri, resimleri sevmiş olmam. En iyi kelimeleri onu anlatırken seçmiş olmam neyi değiştirir. Bunlar benim seçimlerim. O’nun için bunların bir önemi yok. Kendime yalan söylememeliyim. Şanslı bir adam değilim. Yinede yoksul olmak, deli olmak, aşık olmak güzel. O’nu görseydiniz ne demek istediğimi anlardınız. Alın size aşk, var.

Bir şey söylemeliyim. Üniversite sıralarında ders dinlerken kafamı karıştıran bir düşünceydi o’na ait olmak, varlığının sıcaklığını hissetmek. Zaman hızlı geçiyor. Burada bunları yazan bir tane şair var bu gece. Size anlattığım genç kız yok. Ben pisliğin tekiyim. Bu dünyada tek güzel şey o. Bu tür aşka katlanabileceğim tek kimse. Çok içtik, onunla birbirimizi severken. Aramızda şair değildim. Şiir yazmak için, aşık olmak gerekliymiş. Yazabildim. Şairim. Aşığım.

Son bir tek atmalıyım bu akşam. Son bir kadeh o’na kaldırılan… Pencerem açık, müziğin sesi oldukça kederli ve en büyük icadım.

Bundan sonra kimse, yalnız kalmasın.

İyi geceler sayın dinleyen. Yalnızlık senide sarmasın. slə-u-

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...