14 Nisan 2018 Cumartesi

Batıda

Yıllar geçse de yüzünde hala size ait bir şeyin varlığını görürseniz, emin olun fark ederseniz bunu. İyi geceler, sayın dinleyen... İnsandan Öte burası!

Çipil çipil, yağın içinde sakin görünen, aslında içinde fırtınalar kopan, doğanın en derin halinden bir sahnenin ardından, sarının beyaza sihirli dönüşümü ve tuz taneleriyle dansından sonra masaya gelmişti, belki de uzun zamandır yiyemediği patlamış mısır, sepeti. Elini sepete daldırdı birer, ikişer, üçer yetmedi dörder dörder ağzına atmaya başladı. Kontrolsüzce etrafa dağılan mısır parçaları ve damağında iz bırakan tuzun verdiği haz. Öyleydi işte. 

Ağzındaki tuzu biranın yoğun aroması ile belirginleştirip sinsice yarılamıştı sepeti, kendine gülerek. Şaşkın ve bir o kadar iştahlı haliyle. "Yemiyor musun?" sen dedi. Gülümsedim. O anın tadını öyle bir çıkartıyordu ki, hiç bitmesin istedim. 

Yediği akşam yemeğinin üzerine böyle bir şey nasıl yaptığını düşündü. Belli ki özlemişti. Bir yudum daha birasından aldı. İştahını kapatması için bir sigara daha yaktı. Yarım pakete yakın sigara içmişti oysa bir kaç saat içinde. Uzun zamandır bu şekilde sigara içip içmediğini düşündüm. Kendimle kıyasladığımda keyifli bir sohbet ve biraz alkolün etkisiyle sigaranın elimde çoğul zamanlara uğradığını fark ettim. Bu durumu bulunduğum zaman diliminde ki durumla kıyaslamam hızlı oldu...

Belkide hiç bir insanın takılmayacağı ayrıntıların ışığı altında, masumiyetin yüzünü sardığı gülümsemesi ve siyah bluzunun beyaz yaka danteli diğer ayrıntılardı. Buradan çıkabilecek tek bir sonuç olabilirdi:

Tıpkı yağmurlu bir havadan sonra çıkan gök kuşağının renk tayfını en ince ayrıntısına varana dek izlemek gibi.

Sevgi masumdur.

mart düşleri masası, mısır kırıntıları, karanlık ve k(a)dın
Arrivederci

"Bu dünyada herkesin bir yükü var. Benimki de hayallerim."

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...