23 Ekim 2013 Çarşamba

     Yine bir akşam oturmuş sahilde içiyordum. Şehir ışıl ışıl. Burnumda tertemiz deniz kokusu. Biraz tuzlu, biraz yosun dolu. Ağzımda bira kokusu. Kulağımda dalga sesi. Yalnızım. Tenime değen rüzgar olmasa daha bir çekilmez olurdu yalnızlığım. "Nasıl olur?" diye sormuyorum kendime. Sorsam da "Demek ki olabiliyormuş..." deyip geçiştiriyorum zamanı. Düşünsene, uzun zamandır yanlış yerler, yanlış insanlar, yanlış dostlar, yanlış aşklar ve olmaması gereken kalp kırıklıkları, biraz hüzün belki ağladığın bir kaç gece. Sonbahar, kış ve yine yaz. Bazen öyle bir yalnız hissediyorsun ki kendini, belini bile doğrultamaz hale geliyorsun. Öyle acıyor ki göğsün, sanırsın ki her nefes alışında biraz daha ciğerine batıyor kaburgaların. Yanlış geçip gidiyor yanında, yoluna pusulasız bir sandal gibi yalnız ilerliyorsun uçsuz bucaksız okyanuslara, düşünebiliyor musun? 
     Bir ses dalgınlığımı bölüp atıyor beynimin içinde. Dönüp bakıyorum. Siyah pantolon, kırmızı bir pardüse ve başımı yukarı kaldırdıkça kahverengi düz saçları ve hafif küçük gözleriyle bana gülümseyen bir yabancı. 'Pardon' diye yineliyor sözünü. Gülümsemesine takılan gözlerim dudaklarıma komut veriyor ve gülümsüyorum. Gülümsememden rahatlamış olacak ki. Fazla sigaram olup olmadığını soruyor. Paketimi uzatıyorum. Biranı paylaşmamız mümkün mü diyor. Gülümseyerek. Bir yudum daha alıp uzatıyorum şişeyi. Gülümsemesi yine aynı. 'Oturabilir miyim?' diye soruyor. Otur diyorum. Yanıma oturup ayaklarını benim gibi denize uzatıyor. Yine gülümseyerek soruyor... 
     -Okuyor musun?
     -Hayır. Bitireli epey oldu.
     -Nerede okumuştun?
     -Ankara. 
     -Ne tesadüf bende Ankara'da okumuştum.
     -Zaten, Ankara'da ya okunulur ya da aşık olunur...
     Dönüp bana baktı o an. Biradan bir yudum daha aldı. Dudakları, dudakları bu kadar güzel olamazdı. Gülümsedi. Sustu. Yutkundu. Ayağa kalktı. 'Belki Ankara olmasaydı, daha iyi olurdu...' dedi. Gitti...

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...