Yani geldik gidiyoruz,
Elde var sıfır,
Hem de bir sürü sıfır
Alt alta koy hepsi yine sıfır
Sıfıra sıfır elde var sıfır
İyi geceler sayın dinleyen, İnsandan Öte burası!
Sıfır yalnız başına ne kötü bir şey öyle, yanına başı dik bir dikilmedikçe, hiçe dönüyor...
Yalnızdım... Yanlıştım...
"Nasılsın?"
Ben iyiyim...
Kendimi yolda görseydim mesela bugün; hani olur ya şu halimle karşılaşsaydık bir yerlerde... Derdim ki; hüznün rengi açmamış yüzünü, hiç yakışmamış. Mevsim sonbahar iken birde. Ellerini tutardım, derdim ki; biliyorum anlatma... Sarılırdım, derdim ki; üzülmeden, tedirgin olmadan, paniğe kapılmadan sabret, bekle. Koluna girerdim, derdim ki; gel yürüyelim biraz açılırsın, hava güzel. Bir banka otururduk sonra bir yerlerde. Pastahaneden sevdiği pastadan ve kahve alıp. Sırtını sıvazlardım, derdim ki; bu günlerde geçecek diğer zor günlerin geçtiği gibi. Üzülme... Derdim ki; güçlü ol, bedenin, renkli ruhun heba olsun diye doğmadı...
Kendimi yolda görseydim bugün, ayrılırken arkasından uzun uzun bakar; içimden mutlu olmasını dilerdim, hatta dayanamaz bağırırdım arkasından. Derdim ki; sırtını dik tut, bütün ağrıların dinecek, derin bir nefes al, bütün varlığınla sarıl bana ve yeniden başla. Seviyorum seni, arayı fazla açma, yine gel!
Sende öyle!
Yine gel!
Bu gidiş sana göre değil...
K(a)dına
Sıkışıklık içinde parça parça eziliyorum
Ruhuma çarpa çarpa derin yaralar açıyor yokluğun
vücudumda
Ruhsuz kentlilerin arasında öyle bir kaldım ki;
kendimi sarıyorum