3 Mayıs 2018 Perşembe

Dünya dediğimiz şey, bizim onu zihnimizde kavradığımız kadardır. 
Dünya hayatımızdır, 
Merhaba sayın dinleyen İnsandan Öte burası!

Harcanmış zamanları yeniden yaşayamazsın diyen insanlara kapattım kulaklarımı. Kalbe dokunan bütün anılarımızı santim santim yoluma seren beynimi durduramıyorum. Yaşama hakkını kutsal bir çaresizlikte, bekleyişte bulan her canlı gibi, işte bahar, bahar diriliştir. Yeniden doğuş. Şimdi bizim iklimimizi ise düşün; kışlarımız her şeye yeni bir başlangıç, yazlarımız dayanılmaz bir kaçış. Kaos. Karmaşa. Ne olur inkar etme tadı damağımızda kaldı. Koca koca gezegenler bile birbirini çekerken bizim itiş gücümüzden, kütlelerimizle ilgilenmeyen şu korkunç itiş kuvvetinden bahsediyorum. Güçlü, ani... 

Ani bir iç çekişin vardı birde senin, beni sevdiğin aklına gelince onu da alıp gittin. Beni çektiğin kadar yakın, ittiğin kadar uzak bir hal bu. Üstelik bu çekime karşı sevdik birbirimizi... Sana bir fizik dersinden çok fazlasını anlatmaya çabalıyorum. 

Çünkü benim sessizliğimde havanın olmayışı değil, senin susuşun vardı... 

O saniyeleri vurmadan geçen saatlere aldırma, zaman görelidir. Bir kere ellerini tadan, bir kere dudaklarından öpen, sensizken bir daha "yaşıyorum" demez.

Keyifsizlik umutsuzluğu doğurur. Umutsuzluk bir noktadan sonra mücadele etmekten vazgeçirir. 
Vazgeçme!

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...