27 Mart 2015 Cuma

Gece Treni

Yol vardı, ayaklarımın altında ıslak kaldırımların arasında zifiri
Deliliğin katlanılmaz ızdırabını fark ettim, insanlar üzerindeki
Ankara garında tütün sarıp, batıya giden trenleri seyrediyorum
Kanımda dün akşamdan beri dolanan şarap ve kutsal yalnızlığımla
Hafiften uyku bastırıyor, mide bulantısı anlamsızlıklar tetikliyor içim
Radyo antenleri göğü emiyor, saat henüz altı bile değil
Ne söylemek istiyorum gerçekten bilmiyorum,
Benden daha kötü durumda olan tek şey ölü bir adam
Hayatın cilvelerini şiirlerle yazmaya çalışıyorum
Aklımın dışında yaşamak, düzene karşı paylaştıklarımla
Bu Cuma sabahı elinde benden kelimeler olsun istedim
Demiryolunda onu arıyorum, bir anlam parçası, beklide bir insan
Belki de hiç var olmayan bir şey, umutla hayal arası
Zira her şey son günlerde bir yanılsama, aklımla bedenim arası
İnsanın hayatını düzene sokmaya kalkması, herhalde varoluşa aykırı
Yeniden perona yaklaştığında son gece treni, yavaştan kalkmalı
Yani öylece bekliyorum, manasız. Hep yarın, yarın, yarın…

Ölmeyeceğiz gibi...

Kızıl bir gün batımında ve yıldızlı gecede
Sarhoşluk bardağımın içinde uykuya dair ne varsa
Sonsuz sancılar ve sahte sevgiler üzerinde terk ediyorum
Yağmur hüzünlü akıntılar eşliğinde düştüğünde yere
Hıçkırıklarımı saklayıp üzerine düştüğüm beni aldatan her şeye inat
Bir çağın mide bulandırıcı sahteliğini yaşıyorum
Nereye gittiğimiz hakkında bir fikrim yok
Sanıyoruz ki sonsuzlukla sınırlıyız
Oysa bilgelik için büyürken bedenlerimiz
Ölümcül bir umutsuzluğun olduğu bu korkunç ikilemde
Ruhu rahatlatacak neşeli bir çaba, mantık aramak boşa
Her şeyin anlamsız olduğunu fark ettiğimiz zaman
Tek gerçek var üzerinde isim yazan tabelalar
Tek gerçek onlar, yaşamanın ayrımını gösteren mezarlar

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...