Yaşamının sadece gazete sayfalarında ki üçüncü sınıf haberler gibi sıradan
olduğunu düşünüyordu. Hiç sevmemiş gibiydi, yaşıtlarına oranla daha iri
görünüyordu. Sakalları yirmi üç yaşında beyazlamaya başlamıştı. Bira içmeyi
sevmezdi skoç viski tek favorisiydi. Her akşam aynı bara gider aynı köşeye
oturur ve gözlerini bütün gece ayırmazdı televizyondan. Birbirinden saçma
programlar eşliğinde dört duble viskisini kısa aralıklarla yudumlar kalkardı
yerinden. Fötr şapkasını hiç çıkartmazdı başından. Kirden rengi değişmişti onca
yıl. Gri bir takım elbise ve üstünde hiç değişmeyen uzun bir parduseyle
gezerdi. Koca burnu ve iri gözleriyle korkunç görünüyordu. Sakallarını hep
sinek kaydı yapardı. Sanki beyazlıklarını saklıyor gibiydi. Hiç bıyık bırakmamıştı,
uzun saçlı da olmamıştı. Yıllardır yapmaktan zevk aldığı tek şey kaldırım
taşlarını saymaktı eve yürürken. Yine soğuk bir gece, dışarıdaki tipi
haberlerini aldırmadan üstünü giyinmiş her akşam olduğu gibi viskisini içmeye çıkmıştı
yalnız yaşadığı tek odalı geniş evinden. Bu gece kaldırım taşlarını saymanın
zor olduğunu görüyordu, yinede karın dolduramadığı yerlerden zorda olsa görünen
kaldırım taşlarını inatla saymaya çalışıyordu. Barın kapısına kadar hiç sıkılmadan
sayarak gelmişti. Pardusesini çıkardı vestiyere teslim etti. Yağan tipiden
dolayı biraz ıslak olduğu ve viskisini bitirene kadar kurutulması söyledi suratına
bile bakmadığı vestiyerdeki kıza. Kızın cevabını dinlemeden oturduğu köşesine
yöneldi ve viskisini istedi. Yüzünü yine televizyonun olduğu yöne çevirmiş
içmeye başlamıştı. Son viski kadehi elinin altına gelmişken, başını ilk kez
farklı bir yöne çevirdi. Vestiyerde ki kıza yönelttiği bakışlarında korkutucu
bir sertlik vardı. Kız çok geç olmadan bakışların üzerinde ki etkisinin farkına
varmıştı. Kızın bakışlarını ona doğru çevirdiğini görüce çirkin yüzünü yine
televizyona döndürmüştü. Sessizdi. Kimse yoktu bu gece barda. Tipi haberlerinin
en kötü yanı buydu. Boş gecen ve müziğin sesinin kısıldığı barların sayısı artardı.
Şehirde kış ciddi bir sorundu aslında. Çoğu işletmeci bu yüzden kapatmıştı
mekanlarını. Ayakta kalanlardan biri olan bu barda tam kırk bir senesini
geçirmişti. Hiç şehirden ayrılmamıştı bu yaşına kadar. Farklı yerler görmeyi
hep istemişti ama sıkıcı buluyordu değişim denen olguyu. Onun ihtiyacı olan tek
şey skoç viski, evden bara kadar olan kaldırım taşları ve bar sandalyesi idi.
Yabancılık çekmediği yerde mutlu oluyordu yalnız bir mutluluk. Hiç
evlenmemişti. Yatak arkadaşlıkları bu yüzden fazlaydı. Kaç kişiyle birlikte
olduğunu hatırlamayacak derecede çoktu. Her zaman yattığı kadınların parasını
öderdi. Onlar fahişe olmasa bile bunu yapardı. Nedenini kimse bilmezdi. Sanki
kimseye muhtaç olmamak kimsenin hakkını yememek için böyle davranıyor gibiydi.
Son bardağı yudumlayıp hesabı bardağın altına bırakmıştı. Bu kez bir farklılık
yaratmıştı. Onca yıl hiç bahşiş bırakmadığı yere yirmi papel daha fazla
bırakmıştı. Oysa bu paraya üç tane daha içebileceği halde. Mutlu görünüyordu
uzun zaman sonra yüzü. Sanki son kez geliyormuş gibi çıkmıştı bara girerken
yüzüne onca yıl bakmadığı vestiyerdeki kızın yüzüne bakarak ve ona da on papel
bahşiş vererek. Barmen ve vestiyerde ki kız alışık olmadığı bu duruma şaşkın
gözlerle bakmıştı. Hiç konuşmadan sessizce kapı gıcırtısıyla soğuk şehre
yönelmişti. Sol tarafa doğru attığı adımını birden sağa doğru çevirdi. Evine
yönelen ayakları şimdi neden yıllardır belki yürümediği tarafa doğru
yönelmişti. Sakin adımlarla yürüyordu kaldırım taşlarına aldırış etmeden.
Pardusesinin yakasını yüzüne doğru kaldırmıştı. Üşüyor gibi görünüyordu elleri
cebinde olmasa titrediği belli olurdu. Hava bu yıl daha bir soğuktu ve tipi
saatlerdir hiç hızını kesmemişti. Bu havada nereye gidiyordu böyle. Bu gece
olağan dışı hallerinin nedeni neydi. Arkasından yine gelmeye devam ediyordum
bende. Hiç benim onu takip ettiğimi düşünmüşmüydü acaba. Fark etseydi döner
sorardı kesin bu zamana kadar böyle bir şeyin farkında olmamasının mümkünatı
yoktu. Hatta bir kaç kez konuştuğumuz için bunu sorması zor değildi. Hiç sigara
içtiğini görmemiştim. Büfenin önünde durup bir paket Pallmall isteyene kadar bu
durumu normal karşılamazdım. Bir kibrit çakıp sol cebinden çıkartıp titreyen
elinin içinde sigarasını unutulmuş bir şekilde yıllar öncesini andırır bir
halde ateşledi. Derin bir nefes alıp soğuk geceye büyük bir duman bıraktı, yürümeye
devam ederken. Bir nefes daha aldıktan sonra hafiften bir öksürük tuttu ve
sigaranın kalan kısmını öylece karın üzerine attı. Simsiyah bir leke bırakmıştı
izmariti kaldırımın üzerinde sokak lambasının parlak bir beyazlıkla sergilediği
karı. Bir şeyler mırıldanmaya başladı epey uzak olduğum için fazla anlaşılır
değildi söylediği ama mimikleri ve sesinin tınısı şarkı söylediğini belli
ediyordu. Keyfinin yerinde olmasına sevinmiştim bu gece onu izlerken. Yıllardır
gördüğüm resmiyeti ve sert hali bir anda gözlerimin önüne mutlu, sevecen bir
adamış gibi geldi. Duraksadı. Durdum bende. Arkasını dönecek gibi tam başını
çevirmek üzereyken olduğu yerde düştü yabancı bir kaldırım üzerine üşümüş ama
sıcak bedeni. Koşarak yanına gittim. Elimi beline doladım kaldırmak için düşen bedenini, gözlerimin içine baktı. Gözlerini ilk kez bu kadar yakından görüyordum. Eşi
olmayan bir parlaklık ve canlılık vardı yaşına rağmen. Dudakları hafif bir
tebessüm içinde bana bir şeyler söylemek istercesine titredi. Sadece soğuk havanın bıraktığı
bir buhar çıkmıştı aralanan dudaklarından. Titriyordu bedeni kapanırken gözleri.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kafkaesque
Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...
-
Bugün kendimi öldürdüğüm gün, yeniden doğmak için bazen gereklidir bu. Bu ölüm beni cennete mi götürür, cehenneme mi bilemem. Ama daha önce...
-
Belki tavırların beni en ağır küfürlerden daha çok üzer. Yinede; Artık ağlamıyorum, İçimi görsen bi tuhaf olursun. Yitirmek bombok bir ş...