Şimdi saat 19.39
Bir uçak geçiyor.
Radyoda sazın sesi,
derinden, dağlamakta, akşam güneşinin üstüne çöken sessizliği…
Hayal gücünü tedarik
edebileceğin bir yanılgı payı ayırabilir misin? En büyük buluş “susmak” bazen
işte.
Yinede şiir bir yerde
bitmemeli, okumadıklarınla dolan her gün aşırı bir sessizlik ardında ifadelerin
eksilmesi, yansıtmaları çoğaltacak. Geride adını kimsenin bilmeyeceği
defterlerde yazılı şiirler kalacak.
Kime ve neden? Kim
yazdı? Kaybolmuş tarihi kim koruyabilir ki…
İçerken bir kadını
arama dediler bir gün, ellerindeki telefonları kapatırken yaşlı insanlar.
Kuralmış, oturduğumuz meyhanenin masasında. “Kurallara uyup uymama lüksümü
çoktan terk ettim” dedim, anlamadılar. “İlla sende kapatacaksın” diye
tutturdular. Yoksa bir kadehten öteye gitmezmiş elleri ve bir kadehten öteye
gidersen de dil çok söylermiş... Mümkün mü?
Şimdi saat 19.53
Ve senden bir haber,
düşüncelerimin soğuk ikliminde ısınmaya çalışıyorum anılarımla ve gördüğüm,
bildiğim, hayal ettiğim bir şeyi çevirip, değiştirip yeniden kurgulamak ve bunu
yazıya dökmek; yazdıklarının okunmasını, anlaşılmasını, hatta değer verilmesini
beklemek. “Hepimiz deli doğarız…
Bazılarımız öyle kalır” demiş Samuel Beckett.
Beyin yaklaşık 1300 gramdır.
Kalp yaklaşık 300
gramdır.
Toplam 1600 gramla
evrene kafa tutmak eğlenceli olsa da saçmadır.
Vakit erken ama daha
3-4 biram daha var dolapta. Sonra yazdıklarımı sana gönderip uyuyacağım. Gözlerimi
kapatmak için mesajını bekleyeceğim. Sen gülümseyeceksin, bende sana güleceğim,
hepsi bu. Gece inecek gündüze, ben kendime, kendimce… Şablon hiç değişmiyor. En
mutlu anlarında içerken sonunda dinlediğin şarkı gibi...
Saat 20.02
Çalan şarkı: Hüsnü
Arkan - Kırık Hava
Sonra sen geldin, öyle
bir hayal. Düşüncelerimin en sıcak hali geldi. “Ankara’da bir kadın” dedim.
Öyle, bilir, bilmez, bir haber, aklının estiği gibi yaşar gider. “Ya! Sen çocuk,
sen” dedim. “Sen kimsin?” Öyle bir hayal işte… İki kişilik, tek kişinin
bildiği, iki kişinin birbirinden bir haber hayatına devam ettiği...
Saat 20.18
Çalan şarkı: Fikret
Kızılok – Gönül
Ve ben kelimelerden
ibaret… İşte delirme, işte çıldırma işlemleri. Evreni oya gibi işlenmenin
yalnızlığı ile ilişkili. Kaos, sicim teorisi, paralel evrenler; kendi
tuhaflığımı algılamanın burukluğu, öfkemden oluşan büyük patlama teorisi.
Edebiyatçıların
intiharı, evet!
Bazı
sözcükler kendi anlamlarına aşina değildir
Bazı
fiiller uzak akrabadır mesela kimi aşklarda
Çok
özneli bir evde vücudun cümlesiz gizli özne
Ellerin
bağlaçtır – durma tutun hemen başka sözcüğe
Bağlan
ellerinle – gelecek ve imla tümden bozuk olsa da
Sana
göre üç-beş sözcükten ibaret bir cümleyken
Belki
birilerinin hiç unutmayacağı bir slogansındır
Birinin hafızasının
diğerinin üzerindeki narkoz etkisi…
hiç bitmez.
Saat: 20.26
Çalan şarkı: Fikret
Kızılok – Bu kalp seni unutur mu?
ve seni seviyorum…
Saat: 20.27
20.2∞