29 Ekim 2017 Pazar

Şehir Günlükleri 6

Dünden kalan bir yorgunluk var üstümde. Geceyi hastanede geçirdim. İğne vurdular birde üstelik, halen kalçamın bir kısmı sızlıyor. Daha iyiydim güne başlarken. İki saat önce kahvaltımı yaptım ama yorgunluk hale benimi kuşatmış etrafı toplayacak gücüm olmadığını hissettim. Dinlenirken, biraz haber bültenlerini izledim. Ekonomi kötü, siyaset tartışılmayacak kadar çalkantılı ve bugün TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin doğum günü... Cumhuriyet 94 yaşında! Tek güzel şey bu yaşayabilmek aynı bayrak altında, aynı cumhuriyet altında, aynı özlemle... Yaşamak kardeşçe, inatla birilerine... 

Televizyonu kapatıp biraz internette kendimi geliştirebileceğim programlar izledim sonra. Keyifli şeyler ve insana bir şeyler öğretebilecek konularda güzel programlar yapılabiliyor olması yinede güzel. Bir kahve yapıp ilacımı aldım ve okumaya koyuldum, yatağa uzanıp. Bir saat falan okuduktan sonra yağmurun kaldığı yerden yağdığını gördüm penceren dışarı baktığımda. 

Yağmur güzeldir, yağmur hep yağsın. Görüyor musun kaldırımlara ne güzel düşüyor damlalar? Hep yağ diyorum yağmura, hep yağ demek geliyor içimden. Aklıma birden Ahmet Oktay'ın eski bir şiiri düşüyor:

"Ne çıkar paramız yoksa eğer, 
                     şarabımız bitince yağmura çıkarız. 
                                            Kim güzelleşmiyor sevişince..." 

Öyle ya sıcakta bunalmaktansa yağmurun altında boğulmak daha iyi.


Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...