22 Eylül 2019 Pazar

Renkli, ama çelimsizdi...

Evet bir zamanlar mutsuzdum, hem de çok mutsuzdum. Aklınızın alamayacağı bir mutsuzluk. Şarkıların sözleri hatırlanmayacak eski. Şiirler bitti.  Eskiden sevgililere yazılmış o aşk şiirleri içinde içime işleyen kelimeleri, duyguları gelişine paylaşınca, bir dönemin sonu da kendiliğinden gelmişti. Aşk hala aşktı, sevgili hala sevgili. Fakat hayalini kurduğumuz o yaşam düeti kendiliğinden tükendi bitti. Kalbim haftalarca mutfağın bir köşesinde unutulmuş kahve bardağı gibi içi kararmış ve bu karanlık ruhumu ele geçirmiş, hayatla tek bağım olan -renkli ama çelimsiz ölme isteğimden de- beni vazgeçirmişti. Ruhumu yok etmeye kararlı bir karanlık.  

Tüm bu karanlığın içine birden yeniden çıkıp gelmiştin. Karanlık, birini yeniden görme isteğimi söküp almışken, senin gülüşüne sakladığın gün ışığı aydınlatmıştı yeniden. Bir rahatlama hissetmiştim. Huzur; başka bir tenin dudaklarının arasında ki kelimeleri fısıldarken oluşan gülümsemeymiş meğer.  Sözlükte ki anlamını ne olur değiştirin. Bana bu kadar uzak bir hayatta yaşarken, yine yanıma gelmen. Karanlığımdan, kararsızlığımdan söküp alman, endişelerimden uzaklaştırman. Senin farkında olmadığın bir an'da benim fark edilebilir olmam tesadüf değildi... 

Kabusların artık normal geldiği, bir rüyadan uyanmış gibiyim. Karanlık bedenime yüzlerce yeni alışkanlıklar kazandırmıştı. Ölümün bile korkutucu gelmediği, sevginin nasıl bir his olduğunu unutturduğu, özlemin ne demek olduğu hakkında daha önce öğrendiğim her şeyi silip, insana ait duyguların ne demek olduğunu unutturan, benden farklı bir ben yaratan karanlık gitmişti.

Karanlığı yırtan bir cesaret senin sayende doğdu. Genetik mirasım güncellenip, yirmili yaşlarımın o çılgın cesaretiydi ilk aydınlanan. Bu bir geç kalma değildi. Bu bir var/olmanın telaşlı örneğiydi. Hayatımı etkileyecek doğruyu zamanında hissetmekle ilgiliydi. Bunu karşıma geçerek kurduğun cümleler değiştirdi. Yıllarca bir insanı tanımak ya da yeniden hayatında olmak unutulmayan bir sevginin gerçeği miydi? Oysa tüm hislerin, bütün beğenilerin, saptırılan gerçeklerin, yaşanılanların, eğilip bükülen düşüncelerin, onca zaman yazılanların, aklımıza gelenleri paylaştığımız kısa mesajların, onca yıkıntının üstünde, bu bir son/ilk konuşma değilse, biz bu sonucu hak etmedik, ömrümüz bu talana layık değil demektir ve bunun koca bir anlamı olmalı kat ve kat güçlenen.

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...