20 Nisan 2015 Pazartesi

Bekliyorum


Kaldırım ve Ankara’nın sonbahar yaprakları
Ben bir şehirde terk edilmiş, yıkık dökük virane
Saçlarını örgü yapmış dolaşırken 
Veda etmek için önce bir araya gelmeli
Sen gittin ve ben pencereleri açtım
Karanlık, sokak lambalarının aydınlatamadığı
Odamın içinde günlüklerime yazamadığım adın
Hüzün en çok gülümseyenlere yakışır anladım
İçimdeki fırtınalı kışlara rağmen
Bu acımasız hayat ve öğrencilik yıllarım
Sıradaki benim, hüzün içinde duran
Gece yarısı tatlı bir soğukluk içimde
Her yazdığım şiir biraz senin olsun diye
Hangi kelimeyi seçsem bir o kadar 
uzak, Duruyorsun benden bu gece
Hesapsız her sorgusunda hayatın
Süresi yirmidört saate çıkan ağlamanın
Yalnızlığına kadeh kaldırmış bekliyorum

Yumurta Kabukları


Üçüncül bir eylemle hatırlatmak isterim
Okuyacağını bildiğimden kayda geçiyorum
Adın ağzımda yeni bir dil, içimde ikinci bir ses
Bütün günahları işlemişken yalan konuşuyoruz
Kırılmıştım, habersiz gel gitlerine
Kırılmak yumurta kabuklarına mahsus değildi
Gecelerimi kaplayan yanıtsızlık
Gündüzlerimi de kaplıyor beşer dakika arayla
Bütün bu olanlar neyi anlatıyor
Artan ve azalan hiçbir şey yok
Dışarıda güneş yok, hava soğuk ve kasvetli
Yitik bir kent, sorumsuzca yapılan mimari
Ortasında bombok bir ben, sancılı
Hayal gücümü ortaya çıkaracak bir şey yok
Bana kızma sadece sevilmek istemiştim

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...