31 Temmuz 2016 Pazar

Hafif Şehir Günlükleri 2

Endişeleniyorum Louis. Ben insanları anlayamıyorum ya sen? Louis sana söylüyorum? Ya sen? Ayrıca Louis. Ben, Louis kimseye güvenemiyorum. Deniyorum. Ne yani daha mı çok denemem gerektiğini düşünüyorsun. Fazlasıyla deniyorum zaten Louis. Fazlasıyla. Hep içimde kuşku kurşunları var, kuşku kuşları cıvıldaşıyorlar. Gürültülerinden çıldıracak gibi oluyorum neredeyse Louis. Deniyorum anlıyor musun?

Deniyorum Louis, bana denemediğimi bir daha söylememelisin bence. Söyler misin Louis, insanlar nasıl güvenebiliyor? Mesela sen bana nasıl güveniyorsun? Cevap versene Louis, peki susmaya devam et yine.

Neden sürekli konuşuyoruz ki zaten? Çoğu insan dinlemiyor. Neden herkes senin gibi değil Louis, sen beni dinliyorsun ve sinirlenmemi sağlayacak cevaplar versen de ara sıra beni yinede dinliyorsun hem de bazen hiç cevap vermeden geçen saatlerin hesabını tutamayacağım derecede çok dinliyorsun beni.

Farklı olduğunu düşünmüyorum, sen yapabiliyorsan Louis diğer insanlar da gayet güzel yapabilir. Bu senin farklı olduğunun anlamına gelmez, sakın bana bu tür cümleler kurmaya kalkışma. Birde beni sevdiğin içinde dinlediğini söyleme Louis. İkimizde çok iyi biliyoruz ki insanlar sevdiklerini de dinlemiyorlar, hatta içinde bulunduğumuz yüzyılda çok önemli şeyleri bile dinlemiyorlar. Akılları fikirleri ellerinde ki akıllı telefonlarına gelen fotoğrafları, konuşmaları, animasyonları ve komik olduğunu düşündükleri, benimse saçma bulduğum haberleri takip etmek amaçları. Dahası birde küçücük dünyalarının içine eğlence karıştırmak için -günlerce boşuna vakitlerini geçirdikleri- oyunlar yüklemek cihazlarına ve bir süre sonra sıkılıp başka bir oyun oynamaya başlayacaklarının bile farkında olmadan. Çok yazık Louis…
Yazık değil mi? Gerçekten böyle düşünmene neden olan şeyin ne olduğuna şaşırıyorum Louis. Yanıltıyorsun beni, seninde benim gibi düşündüğünü sanıyordum ve oldukça farklı bir dünyan varken birde anlıyorum ben onları gibi görünmende gerçekten üzüyor beni. Üzülmemeli miyim? Neden ama Louis…

Mesela ben onların dilinden konuşsam dinlerler mi beni? Dinlerler değil mi Louis? Çokça harfi çıkartılmış kelimelerden oluşan cümleler kursam ve onların anlayacağı komiklikte şeyler yazsam küçük akıllı teknoloji dünyalarının içinde paylaşsam bende. Saatler sonra binlerce beğeni toplasam onların söylemiyle. İyi de zaten o beğenileri oluşturan parmakların birçoğunu gözlerinin işlevi eksik olacak. Yani diyorum ki okuma eylemine girişmeden sadece dokunacak parmakları. Kişiliğime yapılan ya da ayıp olmasın diye yapılan bir beğeni olacak. Bu çok kötü Louis, açlığımı doyurmayacak çünkü onlar ne demek istediğimi anladıkları zaman gerçek olan dünyaya dönüp endişe duymaya başlayacaklar, korkacaklar, kimseye güvenmeden yaşayacaklar ve yolun bir yerinde yaralanacakları için yeniden o dünyalarına dönecekler?

Haklı olduğumu söylediğine şaşırdım Louis, gerçekten bir ara onlardan biri olduğunu düşünmeye başladım seninde ama yinede onları anlıyorsun demek. Bu söyleminden vazgeçmeyecek gibisin Louis. Öyle olsun Louis, bir yerde haklı olduğumu söylemen beni gerçekten sevindirdi. Sevinçliyim. Ben onları anlayabilir miyim Louis? Bilmiyorsun öylemi? Neden mi onlarla konuşmak yazdıklarımı okutmak istiyorum Louis. Bunca zaman bunu nasıl anlamazsın Louis. Gerçeği görmeleri için elbette. Gerçek ne mi? Ne! Az önce söylediklerimle büyük bir çelişkiye mi düştüm? Haklısın gerçekten perişan olacaklarını bildiğim halde bunu yapmak için insanları zorlamamalıyım. Haksızlık ediyorum, haklısın Louis ben en iyisi artık yazmayı bırakmayalım. Buna yapacağıma inanmıyorsun sende değil mi Louis? Elbette bırakmayacağım yazmayı. Beklemek, işte bekleyeceğim bende o gün geldiğinde yani kendileri bulduğunda birazcık insanlar, ben konuşacağım. O gün gerçek ben olacağım. İçimdekileri bir bir o zaman söyleyebileceğim. Yüzlerine vurmadan, söz veriyorum Louis. Louis söz veriyorum yüzlerine vurmadan.

Hafif Şehir Günlükleri 2

Endişeleniyorum Louis. Ben insanları anlayamıyorum ya sen? Louis sana söylüyorum? Ya sen? Ayrıca Louis. Ben, Louis kimseye güvenemiyorum. Deniyorum. Ne yani daha mı çok denemem gerektiğini düşünüyorsun. Fazlasıyla deniyorum zaten Louis. Fazlasıyla. Hep içimde kuşku kurşunları var, kuşku kuşları cıvıldaşıyorlar. Gürültülerinden çıldıracak gibi oluyorum neredeyse Louis. Deniyorum anlıyor musun?

Deniyorum Louis, bana denemediğimi bir daha söylememelisin bence. Söyler misin Louis, insanlar nasıl güvenebiliyor? Mesela sen bana nasıl güveniyorsun? Cevap versene Louis, peki susmaya devam et yine.

Neden sürekli konuşuyoruz ki zaten? Çoğu insan dinlemiyor. Neden herkes senin gibi değil Louis, sen beni dinliyorsun ve sinirlenmemi sağlayacak cevaplar versen de ara sıra beni yinede dinliyorsun hem de bazen hiç cevap vermeden geçen saatlerin hesabını tutamayacağım derecede çok dinliyorsun beni.

Farklı olduğunu düşünmüyorum, sen yapabiliyorsan Louis diğer insanlar da gayet güzel yapabilir. Bu senin farklı olduğunun anlamına gelmez, sakın bana bu tür cümleler kurmaya kalkışma. Birde beni sevdiğin içinde dinlediğini söyleme Louis. İkimizde çok iyi biliyoruz ki insanlar sevdiklerini de dinlemiyorlar, hatta içinde bulunduğumuz yüzyılda çok önemli şeyleri bile dinlemiyorlar. Akılları fikirleri ellerinde ki akıllı telefonlarına gelen fotoğrafları, konuşmaları, animasyonları ve komik olduğunu düşündükleri, benimse saçma bulduğum haberleri takip etmek amaçları. Dahası birde küçücük dünyalarının içine eğlence karıştırmak için -günlerce boşuna vakitlerini geçirdikleri- oyunlar yüklemek cihazlarına ve bir süre sonra sıkılıp başka bir oyun oynamaya başlayacaklarının bile farkında olmadan. Çok yazık Louis…
Yazık değil mi? Gerçekten böyle düşünmene neden olan şeyin ne olduğuna şaşırıyorum Louis. Yanıltıyorsun beni, seninde benim gibi düşündüğünü sanıyordum ve oldukça farklı bir dünyan varken birde anlıyorum ben onları gibi görünmende gerçekten üzüyor beni. Üzülmemeli miyim? Neden ama Louis…

Mesela ben onların dilinden konuşsam dinlerler mi beni? Dinlerler değil mi Louis? Çokça harfi çıkartılmış kelimelerden oluşan cümleler kursam ve onların anlayacağı komiklikte şeyler yazsam küçük akıllı teknoloji dünyalarının içinde paylaşsam bende. Saatler sonra binlerce beğeni toplasam onların söylemiyle. İyi de zaten o beğenileri oluşturan parmakların birçoğunu gözlerinin işlevi eksik olacak. Yani diyorum ki okuma eylemine girişmeden sadece dokunacak parmakları. Kişiliğime yapılan ya da ayıp olmasın diye yapılan bir beğeni olacak. Bu çok kötü Louis, açlığımı doyurmayacak çünkü onlar ne demek istediğimi anladıkları zaman gerçek olan dünyaya dönüp endişe duymaya başlayacaklar, korkacaklar, kimseye güvenmeden yaşayacaklar ve yolun bir yerinde yaralanacakları için yeniden o dünyalarına dönecekler?

Haklı olduğumu söylediğine şaşırdım Louis, gerçekten bir ara onlardan biri olduğunu düşünmeye başladım seninde ama yinede onları anlıyorsun demek. Bu söyleminden vazgeçmeyecek gibisin Louis. Öyle olsun Louis, bir yerde haklı olduğumu söylemen beni gerçekten sevindirdi. Sevinçliyim. Ben onları anlayabilir miyim Louis? Bilmiyorsun öylemi? Neden mi onlarla konuşmak yazdıklarımı okutmak istiyorum Louis. Bunca zaman bunu nasıl anlamazsın Louis. Gerçeği görmeleri için elbette. Gerçek ne mi? Ne! Az önce söylediklerimle büyük bir çelişkiye mi düştüm? Haklısın gerçekten perişan olacaklarını bildiğim halde bunu yapmak için insanları zorlamamalıyım. Haksızlık ediyorum, haklısın Louis ben en iyisi artık yazmayı bırakmayalım. Buna yapacağıma inanmıyorsun sende değil mi Louis? Elbette bırakmayacağım yazmayı. Beklemek, işte bekleyeceğim bende o gün geldiğinde yani kendileri bulduğunda birazcık insanlar, ben konuşacağım. O gün gerçek ben olacağım. İçimdekileri bir bir o zaman söyleyebileceğim. Yüzlerine vurmadan, söz veriyorum Louis. Louis söz veriyorum yüzlerine vurmadan.

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...