Endişeleniyorum Louis. Ben insanları anlayamıyorum ya sen? Louis
sana söylüyorum? Ya sen? Ayrıca Louis. Ben, Louis kimseye güvenemiyorum.
Deniyorum. Ne yani daha mı çok denemem gerektiğini düşünüyorsun. Fazlasıyla
deniyorum zaten Louis. Fazlasıyla. Hep içimde kuşku kurşunları var, kuşku kuşları
cıvıldaşıyorlar. Gürültülerinden çıldıracak gibi oluyorum neredeyse Louis.
Deniyorum anlıyor musun?
Deniyorum Louis, bana denemediğimi bir daha söylememelisin bence. Söyler misin Louis, insanlar nasıl güvenebiliyor? Mesela sen bana nasıl güveniyorsun? Cevap versene Louis, peki susmaya devam et yine.
Neden sürekli konuşuyoruz ki zaten? Çoğu insan dinlemiyor. Neden
herkes senin gibi değil Louis, sen beni dinliyorsun ve sinirlenmemi sağlayacak
cevaplar versen de ara sıra beni yinede dinliyorsun hem de bazen hiç cevap
vermeden geçen saatlerin hesabını tutamayacağım derecede çok dinliyorsun beni.
Farklı olduğunu düşünmüyorum, sen yapabiliyorsan Louis diğer
insanlar da gayet güzel yapabilir. Bu senin farklı olduğunun anlamına gelmez,
sakın bana bu tür cümleler kurmaya kalkışma. Birde beni sevdiğin içinde
dinlediğini söyleme Louis. İkimizde çok iyi biliyoruz ki insanlar sevdiklerini
de dinlemiyorlar, hatta içinde bulunduğumuz yüzyılda çok önemli şeyleri bile
dinlemiyorlar. Akılları fikirleri ellerinde ki akıllı telefonlarına gelen
fotoğrafları, konuşmaları, animasyonları ve komik olduğunu düşündükleri,
benimse saçma bulduğum haberleri takip etmek amaçları. Dahası birde küçücük
dünyalarının içine eğlence karıştırmak için -günlerce boşuna vakitlerini
geçirdikleri- oyunlar yüklemek cihazlarına ve bir süre sonra sıkılıp başka bir
oyun oynamaya başlayacaklarının bile farkında olmadan. Çok yazık Louis…
Yazık değil mi? Gerçekten böyle düşünmene neden olan şeyin ne
olduğuna şaşırıyorum Louis. Yanıltıyorsun beni, seninde benim gibi düşündüğünü
sanıyordum ve oldukça farklı bir dünyan varken birde anlıyorum ben onları gibi
görünmende gerçekten üzüyor beni. Üzülmemeli miyim? Neden ama Louis…
Mesela ben onların dilinden konuşsam dinlerler mi beni?
Dinlerler değil mi Louis? Çokça harfi çıkartılmış kelimelerden oluşan cümleler
kursam ve onların anlayacağı komiklikte şeyler yazsam küçük akıllı teknoloji
dünyalarının içinde paylaşsam bende. Saatler sonra binlerce beğeni toplasam
onların söylemiyle. İyi de zaten o beğenileri oluşturan parmakların birçoğunu
gözlerinin işlevi eksik olacak. Yani diyorum ki okuma eylemine girişmeden
sadece dokunacak parmakları. Kişiliğime yapılan ya da ayıp olmasın diye yapılan
bir beğeni olacak. Bu çok kötü Louis, açlığımı doyurmayacak çünkü onlar ne
demek istediğimi anladıkları zaman gerçek olan dünyaya dönüp endişe duymaya
başlayacaklar, korkacaklar, kimseye güvenmeden yaşayacaklar ve yolun bir
yerinde yaralanacakları için yeniden o dünyalarına dönecekler?
Haklı olduğumu söylediğine şaşırdım Louis, gerçekten bir ara
onlardan biri olduğunu düşünmeye başladım seninde ama yinede onları anlıyorsun
demek. Bu söyleminden vazgeçmeyecek gibisin Louis. Öyle olsun Louis, bir yerde
haklı olduğumu söylemen beni gerçekten sevindirdi. Sevinçliyim. Ben onları
anlayabilir miyim Louis? Bilmiyorsun öylemi? Neden mi onlarla konuşmak
yazdıklarımı okutmak istiyorum Louis. Bunca zaman bunu nasıl anlamazsın Louis.
Gerçeği görmeleri için elbette. Gerçek ne mi? Ne! Az önce söylediklerimle büyük
bir çelişkiye mi düştüm? Haklısın gerçekten perişan olacaklarını bildiğim halde
bunu yapmak için insanları zorlamamalıyım. Haksızlık ediyorum, haklısın Louis
ben en iyisi artık yazmayı bırakmayalım. Buna yapacağıma inanmıyorsun sende değil
mi Louis? Elbette bırakmayacağım yazmayı. Beklemek, işte bekleyeceğim bende o
gün geldiğinde yani kendileri bulduğunda birazcık insanlar, ben konuşacağım. O
gün gerçek ben olacağım. İçimdekileri bir bir o zaman söyleyebileceğim. Yüzlerine
vurmadan, söz veriyorum Louis. Louis söz veriyorum yüzlerine vurmadan.