18 Haziran 2015 Perşembe

Biraz Konuşmasak 4

Merhaba,

Mutfağa gittim, ona bir bardak su dolduruyor düşüncesi aklımı sardı... 

Siyah giyen, kırmızı süren, hayat kokan bir kadındı o. Ölümsüz. 

Nasıldım bir aşk mağduru olarak? 

Sizin kafanızı ağrıtmak istemem, anlatarak. Yinede onu bir şekilde kelimelere almak inanın çok iyi geliyor. Yalnızlığımla ben onu sımsıkı sardık. Öyle bağlandık ki birbirimize, yokluğu-yalnızlığım-ben üçümüz çok iyi dost olduk. Her yağmur yağdığında pencerenin önündeki fesleğenlere su verirken gülümsedik birbirimize. Sonra çay koyduk, devamında yağmuru izleyip iki satır muhabbet etmek için. Üçümüz çok alıştık birbirimize. Hep ondan söz eder olduk konuşmalarımız da. Konu --gidişine-- geldiğinde üçümüzde sustuk, yüzümüzü başka yöne çevirip gizli gizli ağlıyorduk. Sonra birimiz, birimiz dönüp anıları dile getiriyordu ve konu tamamen O'nlu geçen akşamlara, O'nlu gün doğumlarına, O'nlu gün batımlarına geliyordu. İçimizi huzur kaplıyordu. Onu anmanın neşesi boğazımda ki düğümü biraz olsun çözüyordu yeniden…

Akşam perdesini indirmiş, simsiyah olup yıldızlar hakim olduğunda geceye yalnızlığım ve yokluğu uykuya dalıyordu. Sonra ben, başımı tavana dikip ışığının tavandaki dağılışını izliyordum, eşyaların gölgesini izliyordum, sonra elime telefonu alıp ona yazıp yazmama arasında gidip geliyordum... 

Kendi kendime mırıldanırken, çıldırdığımı düşünüyor, tavukların dört ayaklı olabileceğini düşünüp gülüyordum. Kafayı yediğimi düşünmeyin sakın ha. Siz benim durumumda olsaydınız. Hüzünlü müzikler eşliğinde düşlerinizi tekrar tekrar anıp aynı durumda kalsaydınız. Sigarayı süngerine kadar çekip, parmaklarınızın sarmamasını seyretseydiniz eminim sizde benim gibi kuzuların nasıl ses çıkardığını deneye bilirdiniz… Pardon tavuklardan söz ediyordum. Ne fark eder sonuç olarak. Sonuç yok. Sonuç olsaydı eğer, acının gitmesi gerekirdi. Acından yoğunlaştıkça hissizleşen bedenin, uyanması gerekirdi. Olmayacak düşlere amin dememek gerekirdi.

Merhaba tavan. Yine ben. Bugün nasılsın? Bu sabah geç uyandım iklimimden. Dün gece nerede kalmıştık. Hatırlıyorsan eğer bende arkadaşlarıma ondan bahsediyordum. Hatırlamıyorsan da boş ver sohbet edelim. Konumuz uzay olsun, orman olsun, deniz olsun, gece olsun, "O" olsun.

Ne uykun mu geldi senin? Daha erken, konuşalım, sıkıldıysan son olsun. Sonra mı? İyilik sağlık, iyi geceler madem öyle olsun…

İyi geceler.   

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...