26 Aralık 2018 Çarşamba

Yeniden Doğmak Mümkün Mü?

Belkide en büyük hatamız, 
şu koskaca yeryüzünde küçücük bir dünya kurmamız.
Her şey ama aklınıza gelebilecek her şey 
bu küçücük dünyadan ibaret oluyor zaman ilerledikçe.
Kimse bir şey söylemiyor, 
kimse bir şey bilmiyor ve kimse anlatamıyor derdini.
Yönümüzü değiştirebilirsek belki, anlayan birileri olabilir mi?

Merhaba sayın dinleyen, İnsandan Öte burası!

Tırnaklarını geçirmiş bedenimi çekiştiren, iliklerimde ki sonsuz inancı büzen, kimliğimi çekiştirdikçe yırtılan derimin parçalarıyla kaplayan bir varlığın kimsesizliğime sahip çıkmasını beklerken, kan dökülüyor etrafa. Seyreliyorum git gide, hafifliyorum, acının verdiği tiksinti bulantıya sebep oluyor, kusmadan önce. İrkiliyorum, her çekişinde derimden bir tutam daha. Bir daha parça tırnaklarına saplanan. Kendime geliyor baygınlığım. Parmak uçlarının derimin üzerinde bıraktığı lekenin belirginliğine takılıyor gözlerim, çok tanıdık. Her kendime gelişimde yaramdan çok yarımı düşünüyorum. Kim bu? Neden ben? Gördüğüm bir rüya olamaz... Hayır, hayır, hayır bu benim. Tanrım neredeyim? Seyreltik bir acıya bıraktıkça geçen saatler üşümeye başlamam çıplaklığımın belirtisi, bütün kaslarım, yağ tabakası ve kemiklerim ortada, bir ölü değilim, tam öldürmedi beni, nefes alırken acı çekmen dışında, kalbimin atıyor olması bir lütuf, bir hayat belirtisi. Zorda kaldığım dünyanın ortasında yeniden diriltilmiş gibi hissediyorum kendimi. Beni bu hale getiren, soran dirilten ne? Bedenim tüm lekelerden arınmış sanki. Duyuyorum, çocukların, sokaktan geçen arabaların egzoz seslerini. 

Rahatça doğruluyorum, etrafıma bakıyorum, kimse yok. Nereye gitti? Nasıl geldi? Bedenime dokunuyorum büyük bir parlaklık etrafa saçılan, taze bir his parmak uçlarımı dolaştırırken üzerimde. Ana rahminden yeniden düşmüş gibiyim, saf, temiz, kanlar içinde... 

come te...
  


Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...