15 Temmuz 2013 Pazartesi

El Yazısı, Kuş Misali, Yalnızlık

İnsanları sevemeyeceğimi anlayınca uzaklara gittim, kimse beni bulamasın diye. Sonra orada yeni insanlarla tanışmak zorunda kaldım. Onların da başlarda hayatı ciddiye aldıklarını sanmıştım, öyle olmadığını hissettiğimde daha uzağa gitmek istedim. Uzaklara… Daha uzakta kimseciklerin olmadığı bir yere. Ne kadar uzağa gidersem gideyim hep içimde bir gün sadece seni öpmeyi unuttuğum için geri döneceğimi, sana devrim için söylenmiş en güzel şarkıları söylemek için geri geleceğimi biliyordum… Sen geldiğime şaşırıp, yine acımasız o çocuk olsan bile…
***
Bir elini diğer öteki ısıtıyor ise adı yalnızlıkmış. Uzaklardayken bunu çok iyi anladım. Söylenmemiş sözcükler kalmıştı dudaklarımızda. Susmak iyileştirmiyor oysa yarayı. Yeni yerlere, yeni düşüncelere varıyor eski sözcükler. Sanki geçerken yeni bir ülkeden, bulamadığın her şey için hayal kırıklığına uğramak gibi. Hayat bizden önceki insanlar tarafından yaşanmış gibi. Bizler de tabaklarda ki artığı çatallayıp duruyoruz, öyle bir durum. Kader, benim gibi insanları üzmek için bütün çabasını harcıyor. Çok şey öğrendiğimi düşünüyorum yaşadığım her saniye fakat pişmanlığım öğrendiklerimin üzerini örtüyor. Çünkü en son öğrendiğim her şeyi öğretti. Karşılığında kendimden bir şey feda etmek zorunda kaldım. Seni… Senin öğrettiğin hayatı kısacası seni kaybederek öğrenmek zorunda kaldım. Yaşadığım her şeyi bir karınca gibi yuvarlaya yuvarlaya inatla gittiğim yerlere taşıyorum hala, belki kış bu kez daha çetin geçer diye ya da önümüzde ki diğer kışlar daha çetin geçerler diye…
***
Beklemek buralarda -seni seviyorum- diyebilmemin mimiksiz, sessiz ifade edilmesi. Ben beklerken insanlar yanıma geliyorlar ve bana kendi düşüncelerini, duygularını, sırlarını, suçlarını anlatıp gidiyorlar. Gidiyorlar ve ben kumbara gibi bana bıraktıklarını biriktiriyorum. Benim yıllarca anlatamadıklarımı ortada hiç sebep yokken bağıra çağıra bir şekilde özetliyorlar ve sonra sessizlik içinde beni yolumda yürümeye bırakıyorlar. Yalnızlık… Aslında çok takılmamam gerek bu kelimeye, alıştım. Çünkü ben uzaktan bakmasını severim, kendi gönlümde büyütür, kendi gönlümce süslerim, ama dünya öyle garip ki bazen bu yaptığımın suç olduğu bile söylenir. Oysa onların dediği gibi yapmak. Yani yanına gelmek. Geldim işte… Öyle kendimce, yaşadım işte, sonunda tek başıma kalarak. Ne değişti peki… Dedikleri gibi olmadı. Çünkü ben yalnızken büyüttüğüm duyguyu sadece tattım. Tattım ve acı olduğunu fark ettim.
***
Kimseye göstermedim bu yüzden üzüntümü. Gündüz güldüm, geceleri yalnızlığımla ağladım… Bana seni hatırlatan, birileri için sevdiği çok sevdiği ya da bazılarınca hiç bilinmeyen alternatif rock türünde bir Amerikan şarkısı şimdi. İlk buluşmamız sonrasında beraber dinlediğimiz ve senin çok sevdiğini söylediğin. Oysa bunu sen söylemeden önce biliyordum. Bu yüzden şimdi her dinlediğimde sen oluyorum. Neden her yazdığım cümlenin sen olduğunu sormadın hiç bana. O halde dinle,bir gün birinin bana değer verdiğini fark ettim. Ve o sendin. Senin hakkındaki hislerim güçlendikçe, kendimi gideceğin o kötü güne hazırladım. Yalnızlık hayatım boyunca kaderim oldu ve şimdi de seninle benim arama girdi. Seni yalnız hissettirdiğim için çok üzgünüm. Seni seviyorum. Seni seviyorum demek yetmedi. Sen hayatın başladığı ve bittiği yer oldun içimde…


Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...