7 Temmuz 2019 Pazar

Life Form

Ruhsuz ve beton şehirlerin grisinde tomurcuklanmış birer yeşiliz biz. Yeni bir düş, bir umut, yeni bir düşünce, yeni bir başlangıç, yeni bir life form. Tanrının kutsal yaşam çanağında birleşmeye çalışan... Şehirle grileşen hayatların, sararan ruhların o rengarenk cehenneminde en yeşil, en kutsal renklerine benziyoruz hayatın. Topraktan doğmuş bir mythe, betona saçılmış realitsleriz biz.
Merakla beklediğimiz umutların, yeşilin bu büyümeye başlayan çiğinde; merakla özlediğimiz mutlulukların, dağların temiz zirvelerinde yattığını bilmiyoruz. Bulamıyoruz yolumuzu, doğanın vahşetinin içinde kaybolmayı öğrenmediğimiz sürece... Yolculuklarımız kendi içimize doğru bükülüyor, asla doğanın, patikaların cennet bahçelerine çıkan güzelliklerini yeterince tadamıyoruz sonrada bizlere dünyanın cennetini parayla-şanla-şöhretle satmaya çalışanlara ikna oluyoruz, hem de kolayca... Düşünmeden. 
Katlettiğimiz doğanın içinde tüm güzellikleri görmezden gelip cehennemi yaşıyoruz. Korkuyoruz hatta doğal olan şeylerden, yapay yaşamlarımıza öylesine bağlıyız ki şehirleri renklendirebilenlere, balkonlarına begonya saksıları serenlere imrenerek bakıyoruz... Gariptir. Parklara sıkıştırılmış bol karbon ve monoksit kardeşliğinde yürüyüşlerimizi bile doğallık diye yaşamaya çalışıyoruz, saçmadır! 
Üzgün, yalnız, amaçsız ve başarısız birer yapaylık abidesiyiz. Bunun için kendimizi alkışlayalım. Nefes alamadığımız her bir gün için! 

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...