13 Haziran 2015 Cumartesi

Biraz Konuşmasak 1

Merhaba,

Canı ne isterse yapan insanların memleketinde, boktan tartışmalar yapan
insanlar arasında, zaman bazılarına kurnaz oyunlar oynar... 

Bir gün hayal kurarsınız,

Ertesi gün, gerçek olur...

Geçirdiğim en iyi zamanlardan arta kalanlarla, gün batıyor...

Keşke biri beni uyarsaydı, bunun için. En azından boktan olacağını 
söyleyebilirlerdi... 

Hatalar yapıldı, kalpler kırıldı, acı dersler alındı. Tanrım unutmadan
biraz daha olgunlaştık elbette.

Ben acımasızca alkol denizinde boğulurken, insanlar yoluna devam ediyor.

Ama işte buradayım, ılık güney güneşinde çürüyorum. Ayaklarım beton
düzlüklerin üzerinde tüm gün biriken sıcaklığı, vücuduma çekiyorum...

Çözmem gereken şeyler var, en azından onun iyiliği için...

Vakit işliyor. Yelkovanın aynı daire etrafında döndüğü gerçeğini, güne 
vurursak. Takvimde bir sayı daha yerini değiştiriyor. Boşluk büyüyor.

Bu yüzden, beni her zaman koşulsuz sevmeyecek olmasına şaşırmıyorum.

Bir şey

bir şey gibi

sessiz, değişken, uzak

suskunluğun modası geçmiş, geç saat konuşmalar serbest

cümleler daha çok bana ait, yazılmakta

-günahkârsak, olabiliriz korkma-

az çok döküldük, şöyle böyle

yaşadık ve bitmeyen veya biten

bir şey gibi

özenle saklıyoruz birbirimizden

ne olduğuna dair bir fikri beyan yok, cesur değiliz

ortada, asık yüz, ara ara hüzün kaplamış

vardır bir bildiğimiz güldüğümüz anlarda

taze demlikte çay, ayrı semtlerde ince belli bardakta

yinede

bir şey gibi

-bir şeyler hep eksik kalıyor, ufalanıp-

bir şey dilimizin ucunda gelip anlatamadığımız

karıştırıp kelimeleri düzensiz kurduğumuz

bir şey

baktım da

bana ya da sana ait, değil, ya da öyle

karşımda kırık bir ayna

bir şey anlamadım, ne zaman kırıldı

ellerim kırmızı, kırmızı bir şey

kırmızı bir şey sarmakta parmaklarımı

kan, ruj lekesi, göz yaşı

kırmızıya ait ne varsa

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...