7 Mayıs 2018 Pazartesi

Her doğuşunda güneşin yeni bir özlem öğreniyorum. Yokluğunun kendini yenileyen merasimi daha sabahtan başlıyor çünkü. Sonra kalkıp bana zamandan bahsediyorlar. Heyhat! Ateş sadece düştüğü yeri yakıyor...

Günaydın sayın dinleyen, İnsandan Öte burası!

Böyle simsiyah bir gecenin üstüne güneş vurduğunda, kalbimde hasretinin birbirine geçmiş dişlileri, kime sorsam saniyeleri vuruyor. Oysa haddinden uzun bir yelkovan zamanı ötelerken hüzzam makamında bir şarkı söylüyor. Akrebi dizime yatırıp düşünle besliyorum. Yarına uğramıyor diğerlerinde olduğu gibi zaman, her gece başa dönüyor. Üstelik canımı çok yakıyor. Zaten sana yazdığım her yazıda kendimi ele veriyorum. Çünkü masanın başına yazmak için oturduğum her an samimi itiraflarda bulunuyorum. Hatıralara esas durup hep hasreti anlatıyorum. Sonrası, her satırı ara sıra gözlerinle kuşatılmış huzurunda dizili. Sonrası gamla beslenmiş bir sessizlik, sonrası okyanus kadar dipte, derinde. Sonrası da var elbet ama adını bilmiyorum...

Sessiz bir konuşma yapıyoruz şuracıkta. Ben "gel" der gibi bakıyorum, sen "olmaz" der gibi gözlerini uzaklara yatırıyorsun. Gururum dikmiş gözlerini bana bakıyor, yalvarır gibi duramıyorum ama -serde erkeklik varsa var- hüngür hüngür ağlıyorum. Sevmiyorsun bu hallerimi, belki üzüyorum, üzülüyorsun. Hatta biliyorum, ne yazarsa yazsın ellerim, ne söylerse söylesin dilim, yanıt almasa bile söylediklerim, inandığın yolun içinde düşünürken, kendi yanılsamanla baş başa kaldığında sen, sende biliyorsun bu seni her şeyden çok seveni. 

Bahar yapraklarına damlamış gözlerini, şeker hamuru ellerini, özlemin hiç bitmeyeceği aklını sevdiğim içini serin tut yarı uyur yarı uyanık hal bu. 

K(a)dına
bir bardak kahve, eşliği bir müzik, masum insanlar masası
saat 07.29

 " https://www.youtube.com/watch?v=PMpVt1bhCoo "

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...