20 Aralık 2012 Perşembe

Seni Bekliyorum Çaresiz


Düşüncelerimin pençesi altındayım. Karamsarım, sevgim için endişe duyuyorum. Kanımı ısıtan, acı ve mutluluğu bir arada tutan gerçeğin sonucunu merak ediyorum. Sözlükte ki anlamı 'AŞK' diye nitelendirilen duyguyu düşünüyorum. İnsanı yormasının sebebine anlam veremiyorum. Henüz yeni tanımaya başlamışken, yüzleşmemişken hayat gerçeğiyle birlikte, neden yoruyor seni yaşamak, bekleyen bedenimi. Sana olan bağlılık duygumun gitgide artmasına anlam veremiyorum. Yeni tanımaya başlamış olmama rağmen, aklımın içinde sana binlerce, birbirinden güzel anlamlar yüklüyorum. Yerini henüz belirlemedim bu anlamların, çünkü kusursuz benliğini, içimdeki en güzel yer bile tanımlamaya yetmeyecek. Bir kaç gündür bıraktığım iletilerin cevabını bekliyorum. Öyle umutluydum ki benimle olabileceğin düşüncesinin gerçekleşmesinden. Kuşkusuz. Seni gördüğüm zamanlarda içimdeki duygunun sıcaklaştığını sen bilmeden yaşıyorum. Sadece benim hakkımda bildiğin, gönderdiğim birkaç iletideki yazdıklarım, adım, mesleğim, saç rengim, ten rengim... Bildiklerin çok basit ama değerli ayrıntılar. İnsanı en iyi şekilde ifade eden buluntular. Bunlar gerçek, yadırganmamalılar. Her insan aynı düşünce de yoğunlaşmıştır zamanla. Yakışıklı ve ya güzel kavramını neden bildiğimizi sanıyorsun. Bakarken gördüklerin. İlk bakışta sevdiğin, inandığın ve vaz geçemediklerin. Bir düşün şimdi, al kahveni eline, hayatını geçir gözden, yaşadığın aşklara kulak ver. Kaç erkekle birlikte oldun, kaç erkek tanıdın bir düşün. Sadece senin ilk bakışta sevebildiğin erkeklerdi bunlar. Ne zaman buna önem vermedin ki. Her sevgin bunlarla şekil almıştır, yaşanmaya. İşte, ne zaman o erkekler hakkında, gerçek olanını öğrendin o zaman değişti düzenin, düşüncelerin. İlk bakışta ki aldığın haz rolünü değiştirdi. O anda bitti sevgi gerçeği. Doğru olanı görmeye başladın. Avuçlarının içine alacağın mutluluğun rengini daha zor seçiyorsun artık. Onlara olan güvenin zorlaşıyor. İlk bakışta hoşuna giden adama, ruhunu teslim etmek eskisi gibi kolay değil. Bu gerçeği, bende senin gibi, diğer insanlar gibi yaşıyorum, seni bu yüzden uzaktan tanıyorum kendimce. Fakat resimde bir fark var. Daha dikkatli inceliyorum, tutabilme ümidiyle beklediğim eli. Tualdeki boyanın uyumuna dikkat ediyorum. Uzun zamandır gizli kalmış ünlü bir ressamının eserine bakar gibi. Heyecanla. Her ayrıntıyı, her fırça çizgisini izliyorum. Bu yüzden hata yapmadan biriktiriyorum, başlama gerçeğinden bile emin olmadığım sevgimi. Karşılığında aynı şekilde, bir güven bir aşk kazanmak için ruhumu sana bırakmadan, seninle dolduruyorum. Geldiğinde yabancılık çekmemen, geldiğinde huzur bulman, geldiğinde kendin olabilmen için. Bu yüzden bakışlarıma düştüğünde güzelliğin, perdeleri kaldırıyorum içimde ki. Bence bir insanı tanımanın en derin hali. Bakışlarımdan habersiz. Sade, gerçekçi, kendin gibi oluyorsun. Bu şekilde seni daha fazla ruhuma yakın tutuyorum. İlk kez seni gördüğümde ki acemiliğimi yitiriyorum. Yıllardır tanıyor gibi bekliyorum, karşında.
                Bakışlarımın içine düştüğün de bir gün gözlerin. Geldiğin de karşıma sımsıcak bedeninle. Anlatacak çok şey var bende sana ait. Senden alınan duruşlar. Bir gelsen. Bilmediğin, belki de kimsenin seninle paylaşamadığı, paylaşmaktan korktuğu gerçeği anlatacağım. Sana güzelliğinin içinde ki rolünü, gülerken ki masumluğunu ve tatlılığının yüzünü buruşturduğunda nasıl kaybolduğunu. Öyle bir an ki; çocuk gibi oluyorsun, ağlarken duruşunu değiştirmiş masum, tatlı halini yitirmiş çocuk gibi. Buruşmuş bir surat huysuz bir bakış kelimenin tam anlamıyla. Acıkmış, altına yapmış veya ateşi çıkmış çocuk gibi. Hani derler ya o anda çocukları görünce insanlar 'çirkin, ağlama artık anne seninle ilgilenecek'. İşte, sende kendini mutlu etmeyi yeniden başardığında güzellik sınırlarını aşıyor yüzün, gülen bir çocuk gibi. Kıvırcık saçlarının altında dalgalanıyor masum gülüşün. Olabildiğince, kıskanılacak kadar güzel. Kendini sadece bu şekilde fotoğrafların karşısında poz verdikten sonra çekilen resimlere baktığın zaman görüyorsundur. Aynanın karşısında görebileceğini de inkar etmiyorum ama çok zor bir insanın ayna karşısında bu halini yakalaması. Belki yolda yürürken bir tarafındaki mağazanın camekanında ya da yerdeki su birikintisinde bedeninin yansımasından dolayı, bir anlıkta olsa da görebilirsin gözlerinde bu güzelliği.
                Yansımalar ve yanılsamalar bu iki kelimenin birbiri arasında anlam farkı nedir bilir misin? Gerçekten hoşuma gidiyor bu iki kelimenin özelliği. Yansıma gerçek sen, yanılsama senden ötürü gelen. Hayatın boyunca kaç kez yanılsamaya uğradın bilmiyorum. Bu kez yanılsama diye bekliyorum kapında, beni fark edene kadar, sessizce. Susuyorum artık yazılarımda. Biraz müzik, biraz şarapla eşlik etmeye gidiyorum kendime. Şimdilik sana söyleyeceklerim bu kadar. Belki okursun bir gün, belki de ben anlatırım sana uzun uzun. Unutma yaşaman gereken bir hayat var önünde… Ben içinde, sana ait olamasam da, senin güzel olmasını sağlayabileceğin bir hayat…  

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...