30 Ekim 2013 Çarşamba

     Şimdi daha iyi anlıyorum. Bazı kadınlar ilişkilerinde, karşılarında sevgili değil de psikolog arıyorlar. Bitmeyen dertleri, melankolik halleri... İstiyor ki erkek tedavi etsin, erkek durmaksızın dinlesin onu. Ah! Şimdiye kadar uzman bir psikolog kadar dert dinlemişimdir, hey gidi hey. Bu kadar derdi nasıl kaldırdım şaşıyorum kendime onca zaman. Düşündüm de ne çok derdi kendime yer edinmişim fakında olmadan... Aslında bir kadın, erkekten çok güçlüdür. Yinede erkeğin gücü, kendisine huzur versin ister. Sonra, dönüp geriye baktım, artık hep dinler olmuşum birilerini. Dinledikçe yalnızlığımı daha çok hisseder olmuşum. Onlar sürekli bir şeyler anlatmış. Yinede yetinmemiş ve yaşamayı istemişti. Hemde benimle... O özgürlüklerini kimseyle paylaşamamış, düşüncelerinin gerçekliğini kimseye anlatamamış kadın. Gün geçtikçe, yaralarını tedavi ettikçe, konuşarak anlaşamaz olduk. Bu yüzden gidince kadın, ben yine anılarımı yazmayı tercih ettim, o hiç okumadı. Yalnızlığımı sokaklara bıraktım bende. Kendi kendime anlattıklarımda yetinmedim. Bende serserilerin yanında konuşmaya başladım. Konuştukça rahatladım, çünkü artık bende bir serseriyim. Kanun sevmezdim, ahlak sevmezdim, din sevmezdim, kural sevmezdim zaten. Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmazdım. Yinede toplumu dinlemekten kaçınmazdım. Midem ağrıyor diyorum bazen. Çok içme diyor bazı insanlar. İçtim yine... Ağrıyor. Hiç olmazsa kafam güzel. Hiç olmazsa unutuyorum...

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...