2 Eylül 2018 Pazar

İnsan, İnsanın Yenilgisi

"ve bütün yapraklarımı döküyorken şimdi,
Eylül diyorsun, tam da orada başlıyor ayrılık"
                                                                                                        -Ahmet Telli

İyi günler sayın dinleyen, İnsandan Öte burası;

Pencerenin önünde durmuş kentin çatılarını seyrederken, çatlaklardan göğe uzanan yeşilin sararması, işte! Eylül başlangıcı.

Hoşgeldin sonbahar, neredeydin aklım sende kaldı, devingen, sıcak, kurak, kesik kesik, kırılgan, sıkılgan, terli ve yarı ıslak geçen yazdan sıkıldım... 

Birbirinden habersiz uçuşan kuşlar yol alıyor şimdi, ılıman rotalara... Bazen bir anafor sözcük yakalıyor belleğimi, yerle gök, ölümle yaşam arası savuruyor. İşte buradayım, kentin derinliklerine bakıyorum. Mesafeler aramızda kısalıyor, kuş bakışı. Sonbahar bulutları, doyuruyor maviyi, hafif bir esinti, güneş hala işliyor ince ince sıcaklığını, bir kaç haftası var onun da soğur; fakat soğumayan tek şey "özlem" insanın içini ömür boyu kurutur.

Daha iyi görüyor insan yaşlandıkça, hatlarını, ifadelerini, ayrıntılarını yitirmiş bir yüzün ovalliğiyle başka bir şeyin camdan yansımadığı, lekeler içindeki penceremde hikayesiz yüzüm. Daha yalın, yoksul ve sığ yaşadığım kentte, sen sanıp kimlere aşk dedim bir bilsen. İmgelerle, sözcüklerle, ışıkla dans eden gölgemle; kalan hayatımda bir mucize olur da gelirsen, çek al beni şu dipten.

Şimdi ufukta bir kırbaç izi gibi beliren kızıllığa doğru yürüyorum, henüz değil daha sonra -yarın- diyeceğim, gelecek; unuttuğum ne varsa yeniden ezberletecek, bilmediğim ne kaldıysa öğretecek. Son cümlemi ararken bitkin bir düşünce, hayata dair düşünemezken, taze bir esinti vuruyor yüzüme. Altuni kanatlarımı açıyorum dolduruyorum içini, hep aynı hikayeye uçuyorum... Kadehler doluyor, küllükler boşalıyor, tabaklar boşalıyor, sözcükler yavaşlıyor, başım dönüyor, son ve boş yudumlara kalıyor bir türlü söylenemeyenler... İnsan hep aynı hikayeyi anlatıyor, insanın yenilgisini. 

k(a)dına
giderken eğilen yüzüm
yokluğunda
bıraktığın yarım hayat tek tesellim, gözyaşlarımdan belli
gel
otur
yeniden
bir çay içelim

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...