14 Ağustos 2019 Çarşamba

Hep Aynı Yere Dönerken

Susmanın ağır geldiği zaman, kötü bir şey insana hem unutma imkanı sunarken hem de acı vermesi. Ben acı çekenlerdenim. Her gün sözlerimi kıran bir düşünce ile yatağıma yatmak ve sonra uyanmak. Bir yanımın gecede bir aşkı beklemesi. Güneşin doğmasıyla gelmeyeceğini bile bile...

Üstümde çok fazla kadın sesi. Aklımda tek kadının düşüncesi. Beni sevmesi için beklemek, yüreğimden çaldığı gecelerde... Eskiye ait fotoğraflarda uzaklığı en büyük yaraydı. Yara içimde derinleşti hayaliyle. Kendimi küçümsedim. Yaramı dinledim. Belki de elimi uzattığımda hayalime; konuşması, yürüyüşü, bakışları ve uykuları değişmişti. Yıllar öncesinde bir an'a ait ne varsa çoktan bitmişti. Hayatımın bir köşesinde nefes aldığım günlerden alıp, işte oradan, biraz şuradan, birazda buradan alıp getirmiştim. Bir nefes, biraz rahatlatan sıkışmış düşüncelerimi, yok yok ağlamak değil bu ya da gerekiyorsa da onun için. 
Başka bir yıldan, başka bir zamandan yazıyorum.
Bir nevi.
Dün'üm bile yabancı gelirken, aylar - yıllar öncesi çok başka geliyor.
Konuşmalarım, yürüyüşüm, belki bakışlarım, uykularım… hayatım değişti, değişiyor.

Gün olmuş, gece olmuş, güneşle ay yer değiştirip durmuş. 
Yerde sonbaharı özlemiş yağmur damlaları kurumuş. Yorgunluk fazla. Dudağımda yara açan bir isim. İnanın ayakta tutan şey ne bilmiyorum. Ama bazen bir gemi gibi uzaklara açılmak istiyorum. Derinlerine en derinine denizin, uçsuz. Fazla düşünmeden geçmişi ve biraz rakı içmek istiyorum. 

O sırada düşündüğüm filler bile olabiliyor.
Fakat konu hayat olunca tekrardan, öyle olmuyor.
Çok hızlı, çok yoğun, peşi sıra geliyor,
geliyorlar ama durmak pek mümkün değil.
ya da mümkün kılacak gücüm, belki cesaretim yok.
Kaçırıyor muşuz gibi hissediyor musun sen de? Bir şeyleri.
Bir süre sonra her şey birbirinin aynısı gibi geliyor duramayınca,
durup bakmayınca.
ama düşününce, bak bir düşün, o farklar o kadar büyükmüş ki aslında,
izin verirsen korkutur bile.
İzin ver.

- vermek lazım belki de - 
Ben şimdi kendimi de toparlayamam,
anlatmak istediklerimi de elime yüzüme bulaştırırım.
gidişat öyle gösteriyor.
en iyisi şöyle bitireyim.
“rakı çok severim”

bir zamanlar, pek çok gece, rakım ve sigaramla balkonda sabahlardım.
Anason kokusunu rüzgarın taşıdığı, kırık dökük kültablama bırakırdım küllerimi,
artık kırık dökük kültablamın yerini koku yapmayan ve sapasağlam plastik bir kül tablası aldı mesela.
O emektar ise dolapta öylece duruyor, atmaya kıyamadım. Kaderime ortak.

Bu gece, o gecelere döndüm.
Tam anlamıyla olması mümkün değil fakat şimdilik olduğu kadar ve yağmuru beraberinde getirdim.

Bazen ardına bakmak gerek, bazen önüne bakabilmek için ardına bakmak gerek.
Yani, sanırım.
Ben de bilmiyorum.
Kendi(m)(n)e biraz zaman ver...
İyi geceler.

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...