25 Ekim 2017 Çarşamba

Şehir Günlükler 5

Sonbahara geçtik, önümüze dökülen  yaprakları tartışarak sizinle. Bunu neden yaptık? Orada ben çiçek takliti yaprak durdum, tabiat parmak uçlarımda. Oysa iliklerime kadar kuru bir dal gibiydim. İnce ve zayıf, gülünç... 

Durmadan kendi adına konuşan, konuştukça kahrolan, kahroldukça yok olan. Buna eminim. Çünkü, neyin yanlış neyin doğru olduğunu anlamanın bundan başka yolu yok. Yaşamak. Altını her kitapta çizdiğim cümlelerden biri. Yaşamak zarif bir umutlanma doğuruyor içimde. Sadece bir an ama sonra her şey eski halini alıyor...

Şehir, yollar, insanlar... Yine Ankara'da birinin sevmediğim mevsimlik. Güneş küstü yine toprağa, üstüne çekti bulutları, korkan bir çocuk gibi gözyaşlarını döktü yere. Biri sevinirken değil midir? Ağlar doğduğunda biride... 

Sonra zorlanıyorum işte anlamayı anlatmakta, kırıyorum, üzüyorum. Keşke başka bir yolu olsa akıldan akla. Çünkü ben biraz yazdım ve kötüydü. Zaten insan bütün kötülüklerin üzerine denk gelirdi. Üzgünüm... Oysa, "iyi" içimde, kurumuş çevremde akan en net histi. Sonra... Sonra az gittim, uz gittim dere tepe düz gittim. Bir de dönüp ne görsem? Bir arpa boyu yol almadan kırgınlıkları dizmişim. Keşke uzun uzun sussaydık sizinle.

" https://www.youtube.com/watch?v=gTqzkLtOSNY "

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...