2 Nisan 2017 Pazar

Trenler Üzerine Küçük Bir Yazı

Hiç ses yok, hiç ışık, hiç, hiç bir şey yok tanımayabildiği duyularımın. Bir tek hissettiğim uzun zamandır yazmamanın verdiği mutsuzluk. Bu mutsuzluğun ise sesle, ışıkla henüz yakından ilişkili olduğu bir durum mevcut değil. 
Uyandım.
Gördüğüm rüyanın içinden geçen yavaş yavaş kaybolan bir tren sesi. Taka, tuka. Ritmi heyecanlı. Oturduğum evin tren raylarına bu kadar yakın olmasının sebebi ucuz olduğundan değil sadece, trenlere küçüklüğümden bu yana aşırı sevgi duymamdan kaynaklı bir ihtiyaçlar düzeni. Bu yüzden beni uykumdan demirin parlaklığını artırmaya çalışan tren tekerleklerinin yarattığı o ses çoğu zaman çalsada uykuman, bu durumdan rahatsız değildim.
Günaydın.
6.45 treniymiş geçen.
Çokta erken değil aslında, çokta geç kalınmış değil. Uzuvlarım uyuşmuş. Koltukta uyuyakalmışım yine... 
Tren yolu boyunca yürüyen, egemen sınıfların çıkarları için çalışan insanlara inat yudumladığı kahvemin sonuna gelirken pencerenin aydınlığı ve soğuğu birlikte getirdiği saatlerde çalışmam gerektiğini düşünmeden yapamadım. Acaba siyah bir takım elbise mi? Yoksa lacivert bir takım elbise mi? Ya gömlek... O her zaman beyaz olmalı. Kar beyazı. Yakınlarda izlediğim bir tiyatronun içerisinde söz edilen sulusepken, pis, sarımtırak bir kardan söz etmiyorum elbette. Hani Alp'lerin en doruğuna uzanan bir dağcının gözlerini kamaştıran o beyazlıktan söz ediyorum kuşkusuz. Sonra kravat seçimimin hangi doğrultuda olacağı düşüncesi. Düşüncesi... Zor işler bunlar. Bu yüzden aynı takım elbise ile gezmek bir çok insanın parası olmaması nedeniyle değil belkide, belkide bu zorluğun içinden sıyrılmaktır.
8.15 banliyösünü götürürken zaman karşımda uyarmıştı beni... Uykulu ve dalgın bedeni silkelemiş ve hissetmişti acı eşiğimi zamandan geçmiş bu darbeyi. 
Yapamayacağım bir hayali kurmanın düşüncesinden sıyırmıştı. Aklımı boş yere yoran, karıştıran, düşlerden uzak tutan 8.15 treninin geçişi. 
Sizede, iyi günler, sayın beyfendi; sizede hanımefendi...

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...