Çünkü, çok zor anlıyor musun? Ortada
hiçbir şey yokken, tam şuan; bir kağıda bakarak seni anımsamak. Unutmak ama
vazgeçmemek. Unutmak ama hala hatırlayabilmek. Hatırlamayınca bitiyor zaten,
unutunca değil. Kilometrelerin hiçbir şekilde uzağa götürmemesi. Çünkü bazen
bunlara göğüs gerip hayata mutlu bakmaya çalışmak çok dayanılmaz anlıyor musun?
Alakasız insanların gülüşlerinde aklıma gelebilmen. Sonra burada, durup
dururken göz yaşı dökmek ya da dökmemek için kendini tutmaya çalışmak. Ellerini
öptüğün, hatta avucunun içini bile öptüğün birinin; artık hayatında olmaması.
Zor hani şimdi beni daha iyi anlayabiliyor musun? Sevgisinden hiç şüphe
duymayıp, gözün kapalı güvendiğin birinin hayatında olmaması ama saçma sapan,
hiç sevmediğin kişilerin inatla hayatında kalması, inatla hayatından
gitmemeleri. Çok saçma anladın mı? Beni sevdiğini söyleyen birinin, şimdi beni
gördüğünde yüzüme bakmaması. Hiç abartmıyorum, eskiden bana koşa koşa sarılan
birinin. Bazen çok acımasız işte hayat, anlıyor musun? En çok yanında olduğuna
inandığın birinin, zamanla asla yanında bi’ daha olamayacağını bilmek ve bunu
bilerek uykuya dalmak. Bunu bilerek bi’ şeyler yapmaya çalışmak. Eskiden, “Onun
için yapıyorum” dediğin her şeyi artık sadece kendin için yaptığını anlamak.
Bazen, aniden, ortada hiçbir şey yokken, “Gerçekten de bitmiş ya” deyip hayata
devam etmeye çalışmak. Zor gerçekten çok zor. Nasıl anlatsam ki, hani bazen
düşündüğünden daha çok zor anlıyor musun? Birinin seni unuttuğunu bilmek değil
de, artık unuttuğunu hissedebilmek ve bunu bilerek hayatını sürdürmek; çok zor,
çok fazla zor. Anlatabildim mi? Bilmiyorum. Anlatamadım ya. Ben anlatmayayım en
iyisi.
16 Temmuz 2013 Salı
Saçlarının rengini değiştirmişti gitmeden
şehirden. Erkek arkadaşının gözlerinin önünde son kez bu halde gülümsemek için
kuşkusuz. Gördüğünde onu olmadığı kadar sinirliydi belkide giderken zamanın
verdiği ağırlık yüreğini zorluyordu. Ya da öyle düşünüyordu adam. Sanki o anlık
zaman durmuş sadece hakaret ediyordu göz bebekleri kararlarını karşısına
geçmiş. Giderken bırakmanın uzak hüznü, paylaşılmış son sözcükler ve eline
bırakılmış son hatıralar kadına özgü. Adama bırakılmış. Yüreği hiç bu kadar
acımamıştı geride bırakırken yaşayan umutlarını, korkuyordu sevgisinin yok olup
onu uzaklarda bırakıp kaybolacağından, kimsenin bilmediği bilmesini
istemedikleri sevgilerini... Zaman artık ayrılık rüzgarı taşımıştı otobüs
durağına, dudağına son bir öpücük ve göz yaşı gizlenen elmacık kemikleri
üstünde ki gözlerin içine.
***Şimdi yalnız oturuyordu. Her zaman ki haliyle yalnız, bar
köşesine kendisini atmış, düşüncesinde kadın kuşkusuz. Ona söyleyemediklerini
yazıyordu eski bir not defterine çay renginden daha sararmış yapraklarını siyah
pilot kalemle kadın şehirden giderken...
Beş para etmez bir hayat yaşıyordu. Elinde
uzun süredir bitirmek için taşıdığı kitap vardı. Mutsuz görünüyordu sadece,
biraz suratı asık biraz düşünceli. Sanki aklından atamadığı bir düşünce
sarıyordu bedenini. Çok acıttığı belliydi. Ne zaman kalabalık bir ortamla
karşılaşsa, gülüyordu ve o anda bile aklındaydı düşündükleri. Onlara öyle
üzgün, kırgın, kaybetmiş görünmemek istiyordu. Kalabalığında bunu anlaması
gerçekten zordu. Bir ben vardım onun bu halini gören. Son bir kaç haftadır bu
haldeydi. Her seferinde önümden geçerken sormak istedim neyi olduğunu ama insan
tanımadığı birine nasıl olur da anlatır ve ne denir ki şimdi karşısındakine.
Belliydi çünkü; her şey bitmişti ve kendini de onun için bitirmeye başlamıştı.
Bana nasıl açıklayabilirdi bu halini, açıklayamazdı elbet. Aklıma koymuştum
yarın yine geçtiğinde buradan soracaktım bu kez, diyecektim neyin var. Bakalım
neler diyecek genç adam. Sizi onunla tanıştırmak için gerçekten
sabırsızlanıyorum. Sizin gibi gençlerin onun derdine ortak olmanız için iyi
kulak verin.Yalnız değiliz hiç birimiz, hiç yalnız olmadık biz. İçimizde hep
birilerini taşıdık. Onları şehirlere götürdük, onlarla beraber yeni lezzetler
keşfettik, onlarla beraber oynadık. Hiç yalnız değiliz, yalnız olamadık. Beden-i
Dışsal bir yalnızlık yaşadık sadece. Üşüdüğümüzde yanımızda olmayan bir
yalnızlık. Öyle kaç kere üşümüştük gerçekten.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kafkaesque
Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...
-
Bugün kendimi öldürdüğüm gün, yeniden doğmak için bazen gereklidir bu. Bu ölüm beni cennete mi götürür, cehenneme mi bilemem. Ama daha önce...
-
Belki tavırların beni en ağır küfürlerden daha çok üzer. Yinede; Artık ağlamıyorum, İçimi görsen bi tuhaf olursun. Yitirmek bombok bir ş...