12 Nisan 2014 Cumartesi

Oda ve Şeylerin Kederi

Işıklar kapalıydı odanın karanlık görüntüsünü perdenin desenleri arasından sızan, sokak lambasının ışığı bozuyordu... Saat yaklaşık gece yarısıydı ve hala ışığımı açmamıştım. Susadım, içmek istediğim aptal bir kimyasal bilgiye dayalı sanayinin işlediği arpanın, basit bileşenlerle mucizevi kaynaşmasından oluşmuş koyu bir sıvıydı. Yani su değildi içmek için uzandığım. Dün içtiğim bira şişelerini atmasaydım bu susamışlıkla, diplerinde kalan kısımları bile yalayabilirdim.

Her an, her şey insana çok boş görünebilir. Yapman gereken ne varsa yapmak zorunda olduğun halde yapmadan oturursun. Herkese göre değişir bu düşünce, belki de kimilerine tamamen aptalca gelebilir. Hiçbir şeyden tat almadığınız bir dönemde, canınızın hala çektiği bir şey vardır yinede, aptalca bir anda aptalca bir şeyi aptal bir insan ile yapmak gibi. Pencere kenarına geçmiş, karşımda görünen parkta banka oturmuş insanları ve yoldan geçenleri izliyorduk. Gecenin bu saatine rağmen epey kalabalıktı şehir.

"İşte!" dedim.

"Şu yürüyen müzelere dön de bir bak."

İnsanlar çoğu zaman müze gibi gelirdi bana. Böyle bir çağda, ilkel düşüncelerini sergilenmek için sokakta yürüyorlar ya da oturuyorlardı. Tıpkı camekanlı dolapların içinde duran antikalar gibi gelirdi bana hep. Tam olarak kaç dakika önce susadım hatırlamıyorum, içkimin bittiği ve paramın kalmadığı herhangi bir zamandı...

"Tüm düşündükleri birini düzmek" dedi.

"Ama hayatlarındaki asıl trajedi birini düzememek" dedim.

Bir sigara çıkardı ve yaktı. Derin bir nefes çekip filtresini ıslattığı sigarayı, içmem için bana uzattı. Kendisi için de bir diğerini yavaşça paketten çıkarttım yaktı. Gecenin ilkel müzeleri sokakta yürürken, taze beyinleri ve sıkı kalçaları olan bayan okul öğrencileri de parkta oturuyordu ve her birinin göz bebeklerini kendi yansımalarımız olmuştu.

Hissedebiliyordum ve anlıyordum ki; bizde bu ilkel müzelere ters düşen ne varsa, onlara çekici geliyordu...

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...