28 Haziran 2018 Perşembe

bu; çok uzun, derin, karanlık, yağmurlu gecelere ait bir şey...
                                                   iyi akşamlar sayın dinleyen, İnsandan Öte burası!


26 Haziran 2018 Salı

Şimdi Uçmak Ne Zordur

İyi akşamlar sayın dinleyen, İnsandan Öte burası....


Belki bir süredir yazdıklarımın farkında değilsin. Okumuyorsun belkide. Zamanın sana bıraktığı ağır bir yolculuk içinde, yorulduğun her dakikanın ne kadar berbat geçtiğinin farkındayım. Sana kelimeler kuramam fakat, ne demek istediğini, neler yaşadığını, ne kadar uzak olursan ol hissederim. Üzgünüm, gerçekten çok üzgünüm, yaşadığın onca şeyin bir tanesini bile kaldıramam ben, eminim. Hayatın sana getirdiği ne varsa... Nasıl kelimelerim de boğulup anlatamıyorsam. Aslında...

Aslında her şey değişir, ışıktan ve karanlıktan bağımsız olarak. Senden, benden insanlardan bağımsız olarak. Rollerimiz bunlara asla engel olamaz. Hüzün, sevinç bir arada ansızın gelip giden bir eylemdir. Ama bu dünyanın üzerinde ışıktan ve karanlıktan bağımsız bir şey varsa...

O da ölümdür. Ölüm var. Ölüm her yerde var. Ölüm karanlık, ölüm acı, ölüm üzücü...

Ölüm nefesin göğüs kafesini zorladığı andan itibaren, ilk oksijenin ciğerlerini yakıp, seni ağlattığı ilk andan itibaren var. Ölüm, hiç istemediğin bir an çok sevdiğin bir insanın yüzünde. Orada kendine ait ne varsa gördüğün... O an kalabalık, gözyaşı var. Yutkunursun, o an konuşmak istediğin çok sözcük var, susarsın.

Ölüm kenar sever, köşe bucak arar. Ölüm kenar keser. Çünkü ölüm kenarda bir şeydir, bir şeyin kenarında bulunur ve bekler. Bence hayatta ki en büyük sancıda beklemektir. Dolayısıyla ölümün ardındaki sancı çok büyüktür. 

O esnada kim doğru yerde, kim yanlış yerde, bilemezsin. Yutkunursun daha da zorlanarak ve daha ciddi ne olabilir diye düşünürsün. İşte özlemek sonrasında en ağır yükü bindirir omuzlarına, ellerini tutmak, bakmak istersin, hissedersin yanında gibi. Uzanılmaz, tutamazsın ellerini, tutulmaz...

Sonra en ağır yerinde büyürsün yaşamın. Daha güçlüsün unutma, hiç bir şeyi ve kendini asla bırakma, bir nefes öncesinden, bir nefes sonrasına sen varsın ve seni hiç biri böyle hüzün içinde görmek istemez. Unutma...

17 Haziran 2018 Pazar

Büyümek

Güçlü bir hafıza, ağır bir cezadır. İyi anılar nadiren, kötü anılar sıklıkla hatırlanır.

İyi akşamlar sayın dinleyen, İnsandan Öte burası!

Dilimin kahreden şenliği ya da şiir... Onu kaç kere yitirdim, kaç kere boğdum, kaç kere buldum. Olmadı bir vapur yolculuğunda, martılara simit yetiştiremediğim bir zaman aralığında, usulca esen rüzgar ensemi üşütürken, sadece bir ihtimalle, her gün iki simit fazladan alıp bekleyebilirim. Martıların gelmesini. Her gün bir otobüs daha gönderirim, bir sonrakine binmek için... Bir gün elbet denk geliriz.

İyi ya da kötü biraz daha büyüdük. Sen bana yakın bir zaman diliminde doğdun, bende bir kaç gün sonra doğacağım. Telaşlı ve birazda heyecanlıyım. O gün bir meyhanenin --uzun zamandır oturmamıştım-- bir köşesinde oturup, dışarıyı izleyeceğim. Belki yağmur yağar insanların sokağı hızla terk edişini izlerim. Yalnız olurum, elbette. İnsanların hızla kaçıştığı sokağı da saran bir yalnızlık. Bir, iki kadehten sonra fotoğraflarına bakarım. Huzurlu, meraklı, sürekli gülümseyerek bazı bazı hayaller kurarak. Rakı içime romantik bir hikaye gibi yerleşir. Kavuşmayı beklediğim yazılar kaleme alırım ve bilinmeyen dakikalardan bahsederim, gözlerim biraz puslu. Mürekkebim çoğul. Ben yorgun... Çalarlar herhalde o sırada Müzeyyen Senar, der; "benzemez kimse sana", deriz kalabalıkla; usulca "benzemez kimse sana"... 

Bıraktığın/Bıraktığım yerden devam ederim, biraz sallanarak kalktığım masadan. Konuşamam belki bir süre sonra. Dilim daha bir peltekleşir... Tatlı bir huzur dökülüverir içime, soğuktur yinede ellerim. Soğuk kalır. Yağmur yağıyorsa hala, biraz da ıslak. Islak yanımda bir zamanlar yeşeren sen, kanıyor artık bir diken. 

5 Haziran 2018 Salı

Cevabı müsvedde bir kağıda yazılmış yaşama manifestosu

Biliyordum. Biliyorum işte! Kimse gelmiyorsa gelmiyordur. Konuşmak istemiyorsa konuşmuyordur. Duymak istemiyorsa duymuyordur. Görmek istemiyorsa görmüyordur. Hiç kimseye kötülük yapmadım, hiç kimseninde bana kötülük yaptığını düşünmüyorum, fakat kimse bana yardım etmek istemiyor. Duymak istemiyor, görmek istemiyor, konuşmak istemiyor. Gerçekten hiç kimse. İçimde bir sürü hiç kimsenin bulunduğu bir yaşam sancısı var. Yürüyorum onlarla, çoğalıyorum, çoğaldıkça daralıyorum, yoruluyorum, yorgunum... Öylece gidiyorum, herkes gider mi? Koşuyorum ben, rüzgar vücudumu kurutuyor, kaçmak özgürlük mü? Şarkı söylemememiz şaşılacak şey doğrusu.

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...