14 Mart 2015 Cumartesi

Sözlerimi Geri Alamam (Bir Gün Betimlemesi)

Çoğu zaman olduğu kadar yalnızdım, belki günlerdir hiç kimseyle konuşmuyorum. Yürürken yağmurun sessini artırmasından dolayı gözüme kestirdiğim ilk yerden birinden içeri girdim. En köşede, sol tarafım duvara yakın oturdum. Garson kız gelip sordu;
“Kahve içmek ister misiniz?” dedi.
Gözlerini içine baktım, teklifini kafamın içinde değerlendirerek.
“Sadece bir öneride bulunmak istemiştim” dedi cevabımı beklemeden, sorduğu sorunun tereddüdü içinde.
“Elbette, olabilir” dedim.
“Sade ve şekersiz”
Çok geçmeden elinde bir fincan kahveyle döndü. Titreyen elleri, fincanın ses çıkartmasına neden oluyordu.
“Ayılmanız için gerçekten doğru tercihi yaptınız. Karıştığım için fikrinize özür dilerim” dedi.
Sarhoş olduğum fikrine nereden kapıldığını bilmiyordum. Elbette içmeden sarhoş olmak kolay değildir. Günlerdir uykusuzluk ve üstüne gelen yalnızlık saatlerimin artması, en çokta beni dinleyen tek insanla konuşamamam beni sarhoş etmişti. İki gecedir aynı duvara bakıp, odamda ki boş su şişeleri, ara ara ışığı yanan telefonum ve dolmuş olan kül tablasından başka hiçbir şeyle gözgöze gelmiyordum. Küçük bir tebessümle garson kıza baktım.
“Teşekkür ederim” dedim.
Kahvem epey sıcaktı. Buharı yüzümü ısıtıyor, hafiften ıslatıyordu. Yudumlamaya devam ettim. Birkaç yudumdan sonra, garson kız yeniden yanıma yaklaştı.
“ilk defa görüyorum sizi burada. Buralarda yabancı gibisiniz, genelde gelen müşterilerimiz sabittir ve iyi giyimli insanlardan oluşmaktadır. Yanlış anlamayın giyiminizde kötü bir vaziyet yok, sadece takım elbiseli insanlarla dolu içerisi görüyorsunuz ya. Altı aydır burada çalışmama rağmen ilk kez sizin gibi birisiyle karşılaşıyorum” dedi.
Etrafıma bakındım. Doğru söylüyordu. Girerken böyle bir yer olduğunun farkında değildim. Farkında olmamda bir şey değiştirmezdi aslında, insanlık kıyafetin altında nede olsa diye düşündüm. Garson kız ilk geldiğinde siparişim için takındığım gülümsememle dönüp, gözlerinin içine baktım ve bir süre mimikleriyle beni incelemesini izledim.
“Özür dilerim” dedi.
Sorusunu anlamamış olacağım düşüncesiyle yineledi daha önce kurduğundan biraz devrik bir halde cümlesini kurarak. Kahvemden büyük bir yudum alıp, gözlerimi yüzünden çekerken gülümsememi kaybetmiş bir vaziyette,
“Özür dileme, bundan hiç hoşlanmam. Hata yaptığını düşünüyorsan özür dilemelisin ve senin bir hata yaptığını düşünmüyorum” dedim.
Usulca başımı camdan dışarıya yönelttim, dışarıda yağan yağmurun görüntüsünü izlemeye koyuldum.
“Bir kahve daha” dedi.
Kahvemin bittiğin farkında değildim. Bir tane daha isteyip, bir süre beni rahat bırakmasını ve çok konuştuğunu söyledim. Alınmış olmalıydı böyle söylememe, gözlerinin dolduğunu tahmin edebiliyordum, ona bakarak konuşmasam da. Beş dakika sonra farklı bir garson çocuk kahvemi masama bıraktı ve gözlerinin içinde arkadaşını kırmış olduğumu bildiğini anlamam için yeterince kırmızılık vardı, kin kusuyordu. Hiçbir şey söylemedim. Bir kadını üzmek konusunda çok kötüyüm aslında. Buna önceleri olsa dayanamazdım. Beni kıran kadınların sayısının arttığını düşününce, yaptığımın aslında çok basit bir şey olduğunu anladım. Amacım bir kadının beni ilgi odağı haline getirmesini istemememdi. Yapabileceğim en iyi şey kendimi üzgün hissetmek. Bunu gerçekten çok iyi başarabiliyorum. Evde, kafede, parkta, alışveriş merkezinde, müzede, tiyatroda, sinemada, konser alanında, garda, hava alanında, sokakta, otobüs durağında, barda, tıklım tıklım kalabalığın içinde. Sonra bunun üzerine bir gün ‘insanların kalbini kırabilmeyi başarabiliyorum’ dedim. Hayatım böyle iyi mi? Hayır. İdare edebiliyor muyum? Evet. Aylarımı bu düşünce ile tükettim. Kendimi başarısız bir insan olarak nitelendirmekten utanç duymuyorum. İnsan iyi biliyor hangi duygunun yalancı, hangi duygunun gerçek olduğunu. Ne diye saklıyor bilmiyorum. Sanırım insan; herkesi kandırıp ikna edebiliyor da, konu kendisi olunca dilsiz, sağır ve anlamsız kalıyor.

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...