5 Temmuz 2015 Pazar

İnsana Dair 1


Pür dikkat tüm zihnini gökyüzüne vermiş, ağzında piposu gün batımını izliyordu koyda. Ilık bir rüzgâr denizden karaya vuruyor ve portatif sandalyesinin üzerindeki rahatlığı uzun süredir orada oturduğunu ele veriyordu. Önünde pahalı dijital bir kamera sistemi kurulu, ayaklarını uzatmış ve dikkati tek bir yöne doğruydu. Sanki etrafında hiç kimse yokmuşçasına gökyüzüne kitlemiş bakışlarını ve ılık rüzgârın bile farkında değildi. Ne olduğunu anlamadığım bir anda aramızda ki mesafe azalmıştı git gide. “Merhaba” dedim usulca. Bir saate yakın onu izliyordum. Uzaktan fark etmediğim ayrıntılar gözüme çarpıştı merhaba derken ona. Altmış yaşını çoktan doldurmuş, emekliliğinin tadını çıkartan, bir fotoğrafçı olduğunu düşünmüştüm. Beyaz uzun saçlarına, beyaz sakalları eşlik ediyordu ağzının kenarından çıkan gri dumanın yanı sıra, oldukça dinçti. Küçük mavi gözleri ve bu gözlerin yorgunluğunu hafifletmek için takılmış yuvarlak çerçeve gözlüğü vardı. Göz kenarlarındaki kırışıklıklar geçen zamanı resmediyordu adeta gülümserken. “Merhaba” dedi. Sesinde çatallaşmış bir yoğunluk vardı. Yaşanmışlık ve saklı kalmış bir bilgelik. “Bir süredir uzaktan sizi izliyordum” dedim. Gülümsedi bir kez daha. İçtendi. Bu hoşuma gitmişti. Kendisini izlediğimi söylememden rahatsız olmamış gibi bakıyordu bana ve merakımı “Ne yapıyorsunuz burada?” diye sormadan gidermişti. “Jüpiter ile Venüs’ün sevişmesini bekliyorum” dedi. Duru, sakin ve tereddütsüz.

Şaşırdım. Beklemediğim bir tepki ile karşılaşmıştım. Sıradan eski bir fotoğrafçı ya da emeklilik sonrası yapılan hobilerden biri olmasını beklerken. Yani güneşin batışını resmediyordum diye beklerken. Galaksi üzerinde iki gezegenin sevişmesini dile getiriyordu heyecanla.

“Güzeli takip etmek gerekir, başına bir iş gelmesin diye bende doğal olarak takip ediyorum. Jüpiter bir zarar vermeden yanından geçecek mi görmek istedim. Şayet gün batımın arkasına gelen bulutlar bu aşkı kıskanıp benim izlememe engel olmazlarsa bu kareyi ölümsüzleştirebileceğim” dedi.

Olgunluğun verdiği bilgiyle ben sormadan dile getiriyordu ya da anlatmak istiyordu, heyecan duyduğu bu aşkı birilerine.

Uzunca bir sessizlikle parmağıyla işaret ettiği gökyüzüne odaklandım bir süre. Sonra kendisini bu anın içinde yalnız bırakmamım doğru olduğunu hissettim. O aşıkları büyük bir gizemle izlerken, usulca uzaklaştım yanından.

“İyi akşamlar” dedim, kısık bir ses tonuyla.

"İyi akşamlar" dediğimin farkında bile değildi oysa. Tutkulu aşıklarını ölümsüzleştirirken.  

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...