1 Ocak 2019 Salı

Mutlu Yıllar

Mutlu yıllar sayın dinleyen, İnsandan Öte burası!
Onca zaman
Onca yıl
Geçiyor ömrümüz

Artık sıkıldım, anlatamıyorum kendimi. Boş bir duvara karşı konuşuyor gibiyim. Kelimeler boğuluyor artık... 

Pencerenin kenarına oturmuş, tuzlu fıstık ve yanında soğuk bira. Müzik sesinden ve eğlenceden yıkılıyor cadde. Yeni bir yılın heyecanı çoktan sarmış insanları. Hava soğuk, bulutlar yerini almış, ağlıyorum sanıyorum fakat bağırıyorum. Onca gücümle, duymuyorlar. 

Hayatımı değiştirecek kadar üzgün değilim, olacakları, olmuşları kabul etmiş mahkum gibi çeltik atıyorum kalbime... 

"Soğuk bira yakışıyor, tuzlu fıstığa nedense." 

...Hissetmeyeceğim dokunuşları sana sunmaktan vazgeçmek istiyorum. Vazgeçemiyorum, korkuyorum ve neyden korktuğumu bile bilmiyorum. Sadece halim yok avuçlarımın arasında büyüyen kelimelerde seni anlatmaya. Bir tılsım, bir sihirli değnek olsa da yeniden bağlasa bizi aşkla... 

"Ah! Ne güzel olurdu."

...Bu yüzden beni anlamanı beklemiyorum. Anlaşılır olsa bile beni anlamanı beklemiyorum. Kendimle kendime mutlu mesudum. Mürekkep kokusu, loş ışık saatleri, boşluk duygusuyla doluyum. Sana yazıyor olabilirim. Nefesimi, nefsimi içime bastıra bastıra boğulana kadar. Söylemezdim avucumdaki mürekkep lekesinin kan olduğunu. Beni hep güçlü ve sana ait gör istedim, beni hatırladığın anlar olduğunda, sahi olabilir miydi? Kaderi yırtan bir kırık zaman uzaklaştırmasaydı ikimizi, sahi gider miydin? Keşke o gün gözlerini kapalı tutsaydın ve tanımasaydım rengini.

Biz ayrıldık, öylece ayrıldık, tadını çıkartmadan, anlamsızca. Değersiz bir ayrılıkmış gibi yapıp, ağlamadık da. Başka gözü dolan da olmadı. Kurtulmuş gibiydi herkes. Bıkmışlardı. Yalancı bir gülümsemeyle el bile sıkmadık. Korkunç ve basit. Kimse kimseyi anlamak istemedi. Bu gidişler, gidememeler. Belli her şey herkes yüzünden. Radyonun senini aç. Güneş doğmadı bu sabah. Bulutlar iyice çekilmişler üst üste. Gülümse, bu şarkılar boşu boşuna yapılmadı. Boşu boşuna söylenmedi. Avuçlarıma bastırıyorum geride bıraktığın nesneleri. Saçlarında çoğalan kokun sarıyor, senden ve tüm olmayanlardan kokluyorum. Sonra akıp gidiyor pencereden dolan soğuktan. Kendimi sarkıtıyorum. Uykusuz... 

Bir bira daha ver sen bana, kapat pencereleri. Kaçmasın kokun.

"buon anno"



  

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...