13 Aralık 2013 Cuma

Kısa Hayatlar, Yorucu Düşler

-Neden bazı kimselerin yokluğu, varlıklarından ummadığımız kadar büyük bir boşluk bırakıyor içimizde. dedi.

Günün ilk ışıkları yeryüzüne vurmamışken, böyle bir cümle neden kurulmuştu, kurumuş dudaklarının arasından. Bir kaç saniye suskunluğum, şaşkınlığıma bağlı olarak;

-Dünyada hiçbir şey sebepsiz yere olmaz, olacağı yoksa hiçbir şey olmaz. dedim.

Gözlerimin içine baktı...

-İlla olması gerekiyor mu? dedi.

-Geçmişe çok takılıp kalma, unutma ki insanın yaşamda en geç keşfettiği şey şimdiki zamandır.

-Yoruldum. Her seferinde kaybetmekten, her zaman sonunda yalnız kalacağımı bile bile başlamaktan yoruldum. Neden insanlar yaşayamayacağı bir sevgiye elini uzatır, yüreğini verir. Sahi yüreğini veriyor mu? dersin.

-Kim bilir. Çok aşık kadın gördüm... Çok acı çeken, çok sevdiğinden vazgeçmeyen. Bir çok kadın. Yorulmuş bedenleri gündüzleri inatla mutlu ama geceleri hep bir ağırlık taşıyor, kalpten uzanıp tüm vücudunu saran. Şarkıların, şiirlerin, filmlerin arasında anımsayıp ağlayan. Çok kadın. Senin gibi... Ve emin ol bir o kadar da erkek gördüm. Anlayacağın kadında erkekte seviyor. Hemde çok. Yüreğini veriyor mu ? diyorsan... Evet, elbette ama doğru zamanda yanlış insana. Yanlış zamanda doğru insana.

-Zaman mı önemli burada en çok anlamadım...

-Zaman. İnsanın bittiğini anlayamadığı bir zaman. Bu yüzden hayatta öyle seçimler yap ki; kazandığın şeyler, kaybettiklerine değsin. Vazgeçilmek olmak istiyorsan, vazgeçmeyi denemelisin, vazgeçemediklerinden. Bence artık uyumalısın. Gecenin yorgunluğu üzerine çökmüş. Uyandığında konuşuruz. Ne dersin?

-Pekala. Ama konuşacağız dimi...

-Evet. İyi uykular.

-Sanada...

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...