3 Aralık 2018 Pazartesi

Yol, yolcu, yolculuk

Hep hiç bilmemiş gibi yapacağım, 
hep hiç gitmemiş gibi, 
senin yolun için hayatımı darağacına asardım

İyi akşamlar sayın dinleyen, İnsandan Öte burası!

O zaman, bu zaman, ne istiyoruz, ne bekliyoruz. Bırak geçmişin derinliklerinde kalsın. Bırak sözcüklerimiz yeniden çoğalsın. Bırak kıpırdayamadığım bu çağda mutlu olman için neler yapıyorum gör. Senin yokluğunu, benim inancım bekliyor. Kırılmış bir kalp hala bütünlüğünü koruyor ve  ben özür diliyorum tüm dünyadan, seni avuçlarımın içinden bırakıp gittiğimden beri, savaşmadan. 

Oysa o kadar çok şey yapabilirdim ki, saçma hayallerim dikmeseydim kuru topraklara en umulmadık zamanlarda. Nihayetinde kabahatim büyük ve tek yapabildiğim susmanın yanı sıra; yazmak odalarca kağıtlara, okumadığın ölçüde, ulaşamadığım ölçüde yazmak bir hırçın deniz dalgası gibi, yıkarak tüm gemileri, yakarak tüm şairleri. Yinede daha çok yazmak düşünmekten iyi. Düşünmek kurutuyor tüm kimliğimi, gördüklerimi, beklentilerimi... 

İnan belki sana doğru yolu yeniden gösteririm. Şans getirir mi inanmak? Yinede mutluluktan ağzın kulaklarında delice güldürebilirim seni. 

Ne oldu da bu hale geldik?

Bir yandan düşünüyorum işte! "Kendi özüyle gelmez mi? İçini dökemez mi acısa da? Acıtsa da..." diye. Seni bir gün daha çağırıyorum, sağ gösterip sol vurma. Yolculuğun ortasında bıraktığımız kötülükte, yolculuğun geçen kilometrelerini sayma, sıfırdan yol alalım yeni rotalara, her güzellikte yine senle...


Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...