27 Eylül 2013 Cuma

     Yorgun, gecelerin içinde yürüdüm. Sanki yıllardır uzaklardayım, özlemlerim ve beklediklerim. Oysa buradan bakınca dünyaya, düşlerim yok artık. Kulaklığımı takmış son otobüs seferini yapıyordum hayatımın. Sırt çantam ayaklarımın altında, telefonumun şarjı oldukça az olduğundan kapalı. mp3 çalarımı son dakika iyi ki şarj etmeyi başarmıştım. Saçlarım dönerken geldiğimden daha uzun artık. Düşüncelerimden arınmışmıydım. Otoban şeritleri gözümün önünden geçtikçe aklıma gelmeye başladı. Dönmek kolayken aslında. Yeniden aynı düşünceleri beynimde barındarabileceğimi düşünmezdim. İnsan unutamıyormuş demek ki. Sadece anlık bir zamanda kaybediyormuş, yeni gelen düşünceler vasıtasıyla. Dönüşümü tek güzel kılan şey uzun süredir ayrı kaldığım motorum ve fotoğraf makinemdi. Yeniden göreceklerim olsa da döndüğümde. Kızdığım, nefret ettiğim ya da bir kaç tanede olsa sevdiğim insanlar. Dönmek onlar için değildi. Dönmek benim ayrı bir özlemimdi. Yerimden gayet mutluydum zaten. Neden başımı ağrıtmak için çaba gösteren bir geri zekalı olayım ki. Şehri özledim ben. Şehir de benim asiliğimi, çocuksuluğumu,  gülüşümü, gözyaşlarımdan sonra gelen kederimi... Şehir, giderken de üzüldüğüm, döndüğümde de üzüldüğüm çocukluğumun kutsal şehri. Neresi mi... Tanımayanınız yok beni zaten siz bilirsiniz. Bilmeyende beni ben yapan değil. Bilse de olur bilmese de der geçerim. Siz bilirsiniz ama değil mi? Beni geçte olsa az çok tanıyanlar. Son yolculuğum dönüyorum. Söyleyeyim unutmadan.

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...