6 Temmuz 2015 Pazartesi

İnsana Dair 2

Hiç açığa çıkarmadığı hisleri vardı adamın. “Nasıl olsa bir yere varmayacak” fikri beynine en ince detaylarına kadar yapılmış bir dövme.    

Bir kere oturdu kırmızı koltuklu bir masada kadınla, nargile ve çay vardı, masada başka kimse yoktu. 

Bir saat kadar konuştu adam, başka insanlardan, bunun acısını hala hisseder durur. Her cümlenin sonunu “çünkü ben seni seviyorum” diye bitirmemek için boğazını kesiyordu adam, yutkunarak… 

Zaten kadının gözü de, kalbi de bir adama toktu.  

“Sadece birini sevmek beni hiç kurtarmadı. Sadece birini sevip aynı zamanda güzel olsaydım düşüncelerimde olmazdı. Sevdiğim insanın güzellik anlayışına dâhil olmadığım için sevgim çok kez buruşturulup atıldı. Bu insanlar her zaman sevilmek istiyorlar ya da artık her neyse.” diye söylemişti adam.


Özlemek istediği her an içinde kadını buldu adam. Özleme dair ne varsa hayatında kadın oluşturuyordu adeta. Çünkü istiyordu. Daha önemli bir şey yoktu onun için. İnsanların ona “yanılıyorsun” demeleri anlamsızdı. Adam sadece kadını düşünüyordu. Kadını. Daha önemli bir şeyin olmadığına nasıl inandıysa, kalbine kurşun kalem sokulmuş gibi hep başa sardı.

“Bak bu geri zekalılık, -nasıl olsa bir yere varmayacak- işte. Bunun farkına var, biraz büyü.” diye çevresinde çırpınan, konuşan, zaman zaman yalvaran insanları adam dinlemiyordu.  Hatta zamanla onlardan kaçıyor ve bahaneler üretiyordu onları görmemek için. Kendisini sadece kendisi anlayabiliyordu. Geri kalan tüm insanlık ona karşı olmak adına her türlü saçmalığı yapabilir diye hissediyordu.

Bir kere oturdu kırmızı koltuklu bir masada kadınla, nargile ve çay vardı, masada başka kimse yoktu. O anı kadının hatırlayıp hatırlamayacağına emin bile olmadığı adamın kendini ilk susturuşuydu.

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...