17 Aralık 2013 Salı

Aynı Şeyler

     Elimde olsa tabiki de seni sevmezdim, fakat elimde değil... Yarında seni özleyeceğim. Gölgeni görsem sarılacak gibiyim ne de olsa... 'Seni çok özledim' diyebilmek değil korkum. 'Bende seni özledim' diyememen. Anlatınca çok oluyorum biliyorum, susunca da çok ölüyorum. Çok geç oldu uyumalıyım. Fakat zahmet et üstüne al 'ÖZLEDİM' seni ve sadece rüyalarım da gelme. Çok mu fazla düşünüyorum seni, düşünmekten vazgeçiyorum oysa. Deniyorum, olmuyor. Böyle olduğunda uyuyamıyorum. Avazım çıktığınca bağırıp, deli gibi çırpınıp rahatlamak istiyorum. Çaresizim. Derdimi ve yalnızlığımı tek anlayan Tanrı. Zaten başka kim anlar ki... Ritmi hiç bozmadan seslenmelerimi yükselmiş avuçlarımın arkasında ona yöneltiyorum. Her cümlemde sana haykırıyor gibi olmasam, mutlu olabilirim belki. Hiç yoktan yakarışlarım zaman kazandırıyor, seni unutmaya. Sanki mümkünmüş gibi...
      Derken o an bir çıt kadar basit, plansız, bir şey oluyor. Kafamın içinde yine sen. Karşında ben. Yanında ben, arkanda ben, içinde ben. Kulaklarında benim sesim. Yürürken karşında ayak izlerim. Günün en vurdumduymaz saatinde benim kokum ve kanlı ellerim. Büyük bir kazanın içinde tek kurtulan benim gibi. Sonra kalabalıkların içinde sen, üşüyorsun birden Temmuz sıcağında. Sonra annemin elleri omuzlarımda, huzur geldi derken. Yalnız yürüyorum kaldırımda, Ankara ayazında, senin göremeyeceğin kadar uzakta. Bu bir çıldırış değil. Sadece Tanrı üflüyor boşluğuna. Daldığımda...

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...