bir damla ter, bir damla daha
elinde avucunda paslı bir iz,
antik çağlardan kalma
ne ona ait, ne de hayata dair.
şimdi bir kelebek o;
kopkoyu yapraklarında,
tıklım tıklım ormanın
yalın bir ağacında kaybolan.
gözlerinde kara bir bağla kalabalıkta
formunu arayan, saçma bir hayatta kalma çabası
herkesle bir, herkes olamayacak yığınlar.
kendine, kendi gözleriyle tepesinden bakarken
gökyüzündeki ışıklar, kırıp geçti zahiriliği.
ve şimdi bu koruluk, bedenini deli gömleği misali saran
ağaçların o narin yaprakları,
kelebeğin ayaklarını bağlayan prangalar