Birinin mutlu olmasını istiyorsan, yalnız kalacağını bilsen
demek olsa bile, vazgeçmelisin dedi kadın.
Adam kadının gözlerine baktı...
Hayat
çok kısa, sevdiğinin peşinden gitmelisin dedi.
Kadın sustu, derin bir nefes aldı, usulca banktan kalktı,
gülümsemedi.
Gülümseyecek gibiydi ama hiç gülümsemedi.
Adam arkasından baktı, baktı ve içini derin bir boşluk
sardı.
Demek gitme zamanı gelmişti.
Dur demedin anlamı yoktu.
Zaman
geçmişse ve aşk bitmişse dur demenin hiçbir anlamı yoktu.
Kapı kapanmıştı, yumruklarını kanatırcasına vurmanın anlamı
yoktu.
Denize doğru çevirdi yüzünü, hafiften yağmur yağıyordu, birazda rüzgar.
Üşüdüğünün farkında bile değildi.
Unutmak ve zamanla geçmesi her şeyin, insan için bu kadar
boktan bir şey yoktu.
Adam kulaklığını kulağına yerleştirdi...
Anlamını henüz tam
kavrayamadığı çat pat bir iki kelimesini ayırt edebildiği yabancı bir şarkı açtı.
Keşke tanımasaydım, keşke tanımasına izin vermeseydim diye
kendi kendine söylendi.
Gün batışına kadar orada öylece durdu ve kendi kalbinin
acısını geceye yansıtmadan..
Terk etti, bir daha rastlaşmamak üzere k(adına),
Kenti…