17 Aralık 2014 Çarşamba

K(adına)

Birinin mutlu olmasını istiyorsan, yalnız kalacağını bilsen demek olsa bile, vazgeçmelisin dedi kadın. 
Adam kadının gözlerine baktı... 
Hayat çok kısa, sevdiğinin peşinden gitmelisin dedi.
Kadın sustu, derin bir nefes aldı, usulca banktan kalktı, gülümsemedi.
Gülümseyecek gibiydi ama hiç gülümsemedi.
Adam arkasından baktı, baktı ve içini derin bir boşluk sardı.
Demek gitme zamanı gelmişti. 
Dur demedin anlamı yoktu. 
Zaman geçmişse ve aşk bitmişse dur demenin hiçbir anlamı yoktu.
Kapı kapanmıştı, yumruklarını kanatırcasına vurmanın anlamı yoktu.
Denize doğru çevirdi yüzünü, hafiften yağmur yağıyordu, birazda rüzgar.
Üşüdüğünün farkında bile değildi.
Unutmak ve zamanla geçmesi her şeyin, insan için bu kadar boktan bir şey yoktu.
Adam kulaklığını kulağına yerleştirdi... 
Anlamını henüz tam kavrayamadığı çat pat bir iki kelimesini ayırt edebildiği yabancı bir şarkı açtı.
Keşke tanımasaydım, keşke tanımasına izin vermeseydim diye kendi kendine söylendi.

Gün batışına kadar orada öylece durdu ve kendi kalbinin acısını geceye yansıtmadan..
Terk etti, bir daha rastlaşmamak üzere k(adına), 
Kenti…

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...