18 Temmuz 2018 Çarşamba

Beklemek;


Yıkık dökük bir şehir var içimde. Bir zamanlar çok daha mutlu olduğum bir şehir. Şimdi caddelerinde adımların yok, yüzünü gören olmamış epeydir, sesine herkes sağır. Terk edilmiş olsa bütün şehir, ben o ağaç altındaki banka ağlar, beklerim…

İyi akşamlar sayın dinleyen, İnsandan Öte burası....


Durup düşünmeye epey zamanım oldu. Elimde kalan son umuda bile razıyım aslında.

Kaybettiğim yıllarda öylece kalsın, ellerini tutabileceksem bir daha. Ellerin, hani o baş parmaklarının tırnak kenarlarının etini sürekli yediğin...

Senden sonra hiç bir şeyi çıkaramıyorum aklımdan; gülümsediğinde kısılan gözlerini, güneşi hapseden belli belirsiz gamzelerini, rüzgarın bana kilometrelerce öteden getirdiği kokunu...



Koca bir şehri unutabilirmişim denesem ama güneşin bile bizim olduğumuz ana şahit olmadığı o bankta ömrüm geçse unutamam ben. Unutamam o ilk uzun gece yarısını... O gitmeye yakın duran bakışını, o gitme dememi beklediğin anı...


Bir solukta sarf edilecek sözleri, arkandan söyleyememek, aylarca aynalarla konuşmak demekti benim için. Çok sustum, çok konuştum kendi kendime, bir damla yaşı “ağlamıyorum işte bak” diyebilmek için göz pınarlarıma hapsetmekti. Biraz da yukarı bakmak.

Bedenimi yerle bir eden acıyı, lûgatımdaki tek bir kelimeyle tarif edememek bile ağır değildi, beni yalnızlığımla baş başa bırakırken. 

Küçük bir çocuk gibi, dudaklarının arasından süzülecek tek bir söze tabi olmam mıydı beni aptal eden? Yoksa sen miydin benim çocuk yönümü mahveden? 

Aslında artık pek de önemi yok. Bedenimdeki acının kaynağını arıyordum yıllardır. Beni kırık camların üstünde yürüten deliliğin sebebini… Ucunda tek bir ışık bile göremediğim o tenha sokaklarda, senden sonra hiç kimsenin uğramadığı kuytularda buldum cevabı...

Seni severken kendini heba eden kalbim, sen yokken bıraktığın acıya tutunmuş. Senden hariç seni sevebilmek adına. Ben seni sensiz sevmişken. Seni sevmeyi severken... Aklıma gelecekse, aklıma sen geliyor, bindiğimiz otobüsler artık o banktan geçmiyor. 

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...