5 Haziran 2014 Perşembe

24 Saat

Seni gördüğümde, tek düşünebildiğim saçlarının kıvrımıydı.
Ya da yanağına düşen kirpiğin
Seninle konuşmam gerektiğini biliyordum.
Fakat cümleye nereden başlayacağımı kestiremedim.
O yüzden böyle devam etmek zorunda hissettim.
Bunu sevdin mi bilmiyorum.
Günde seksen altı bin dört yüz saniyeyi seni düşünerek geçiriyorum.
Sen o gün konuşurken dudaklarını izledim.
Konuşurken-
Gülerken-
Konuşurken-
Gülerken.
Gözlerimi kapatıp gece ve gündüzün önünden geçtiğini hayal ettim.
Aşk bir hata değil,
Senin bundan kaçabilmen, benim kaçamamam beni üzen.
Gidip yeni birini bulamam, bulmakta istemem zaten.
Çünkü tek düşünebildiğim sensin...
Dedim ya günde bin dört yüz kırk dakika.
Genelde takıntılı olduğum söylenmez.
Kafama taktığım tek güzel şey, sen olana kadar.
Garip, ilginç ya da komik geliyor olabilir yazdıklarım sana.
Benim sorunumda tam bu işte.
Kendimi bu anlamda ifade edemem.
Neyse unut gitsin, hepsi benim suçum.
Her şeyi seni severek başlattım çünkü.
Yinede güzel bir şey olduğu kesin,

Ben sana şair, sen bana şiir oldun.

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...