20 Eylül 2018 Perşembe

İyi Adamlar, Görünmez Kadınlar

Şimdi ben, 
Rakı şişesindeki melitim
Sende gelmezsen! 
Kim dünyaya getirir ki beni

İyi akşamlar sayın dinleyen, İnsandan Öte burası!

Artık her akşam üstü içiyorum ve her sabah daha çok okuyorum. Geceye düşüyorum. Gölgemi yırtıp içimin yollarında buluyorum kendimi. Bu hayat çok sıkıcı, bekledikçe daha bir kısaltıyorum ömrümü, dokunuyor bana bu yalnızlık...

Yol sessiz.

Çok bir şey istemedim aslında. Biraz kitap, biraz müzik, biraz kahve, bir kaç kelime yeterdi kırgınlığımı avutmaya. Yürüyorum saatlerdir, şehrin birikintileri üstünde... Islak. Yüreğimde iki damla kan, iki damla gözyaşı gözlerimde. Yol bitmedi. Sıkıldım. Oysa yol çizgilerini ne çok severim. Hiç bitmeyecek gibi gelirdi. Yol karanlık, ben yalnız. Şimdi bana puslu bir hava, yağmur, sessiz sokaklar ve kimselerin bilmediği şarkılar gerekli. 

Parmak uçlarımdan dökülen sözcükleri anla. Aklımın uzadıkça karaladığı kağıtları oku. Gözlerimden dökülen yaşlara sarıl. İnsanın kendini rezil ettiği o duygudan "Aşk"tan bahsedelim biraz. Milyarlarca insan, ağlayan, gülen, dünyaya gelen hiç birinin anlama veremediği, boşluğa düşüp yuvarladığı o dünyadan bahsedelim. "Dünya" kırgın bir hikaye; insan bu hikayenin tam orta yerinde... Boğaza takılan bir yudum su hayat. Yaşamak! Ekmek ve şarap şahit olsun; kalbini unutan bir insan, yüzü merhametsizlik lekesi. İşte tam da bu yüzden kimliksiz bir ötekiyim. Lisanını henüz tam kavrayamadığım bir ülkenin aylak, arsız, umarsız bir serserisiyim. Kırgın bir mevsimim var, yollarım uzun, saatim bozuk yelkovanı çalınmış bir zaman eskisiyim. Zamanın nasılda böyle insanı eksilttiğinin en güzel örneğiyim.

Azınlıktan, hiçlikten ve yalnızlıktan yana.

K(a)dına
Sesini başka lisanlarda dinleyemediğim

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...