26 Ağustos 2013 Pazartesi

     Ben kış aylarında yazmayı daha çok severim bilir misin? İşte artık bunu da öğrendin. Neden mi severim? Kalemin mürekkebi donar, içinden sıcak bir nefes katarsın. Yani yazının kağıtta bıraktığı güzelliğe birde bedeninde bir parça koyarsın.
     Kalem yazmayı bıraktıkça zorlarsın. Daha fazla O'na yazmak için. İşte bu yüzden kış aylarında daha çok severim yazmayı. Ha... Birde kışın insan dediğin de doğaldır. Yazın anlaşılmaz... 
     Belli belirsiz bir dünyada yolculuk ediyoruz her birimiz. Bir gün yolumuz evrenin bir noktasında kesişiyor ve yeniden birilerini tanımak zorunda kalıyor insan. Bazen karşısındakini dinleyerek, bazen izleyerek, bazen de dokunarak ona.
     Bence seni tanımak, gözlerinde ki keder perdesini izlemekti. Her güldüğünde daha bir geriye gönderdiğin keder perdesi. Çoğu kişinin yanında olduğu kadar farkında bile olamadığı, sadece sen gülerken içinde kendin bulduğun. Çocuksu hayallerle kurduğun dünyada bazen seninde unuttuğun keder perdesi.
     Gözler. Gözler gerçekten yalan söylemez. Bakmam dersin, bakarsan görürsün. Biz insanlar 'yine nerelere daldın' diye gözünün önünden geçirdiğimiz bir eli, senin nerelere gittiğini öğrenmek için geçirirken. Sen yine 'bir şeyim yok' diye geçiştireceksin. Yanında ki insan gerçekten baksa gözlerine, gözünün senden habersiz evrene bıraktığı gerçeği görecektir bir şekilde. Fakat bizler hiç bir zaman bakmayı öğrenemedik bu şekilde.
     Birileri her zaman olacak hayatta, kendi yalnızlığını, geçmişinden geleceğe isterken.
     Hayat istediğin gibi bir kelebek misali renkli, çoğu kişininde çevresinde görmek istediği kadar, hatta kimi insanların yakalayıp yakından görmek istediği bir kelebek esintisiyle içindeki hayat.
     Fakat tanımlayamadığım ve sende hep gizli kalacak. Gözlerinde ki güzelliğin ve mutluluğun gizleyemediği ara sıra da olsa beliren bir perde var geride, çok geride, kimsenin belki de göremeyeceği.
     Haylaz bir çocuğun sevinciyle örtülü, gizli kalmış düşünceler, düşünde, beyninin içinde olacak. Bakışlarının dediğim gibi oldukça gerisinde.
     Hayallerin var birde. Seni mutluluğa tek sürükleyen, hiç bir zaman vazgeçemeyeceğin ve her fırsatta birini avucunun içine alıp yaşamak istediğin hayallerin.
     Benim gözümün önünde ise, güler yüzlü iyilik perisi, şımarık çocuk ve her ne olursa olsun gülmeyi yüzünden eksik etmeyecek bir kız çocuğu olacaksın. İnsanların senin için kullandığı itici ve argonun dile yerleşmesinden sonra doğan havalı tasvirleri onların seni tanımak için henüz Tanrı'dan müsade alamadıkları anlamına geliyor, takılma. Bu yüzden hayatta seni böyle bilecek bir çok kişi olacak. Unutma! Onları kafana takmayacağını biliyorum. Yinede görmezden gelme. Tanrı'nın müsade vermesine tenezzül etme. Sen yine iyimser ol ve kendin öğret en güzel gerçeği tek seferde.

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...