2 Ekim 2017 Pazartesi

Boş Kağıt

Her şey bitti. 

Dün başka bir deniz vardı, bugün çok başka bir coğrafya.

Gökyüzüne sokulmak isteyen birini tanıdım. Her sözcüğü gökkuşağı gibiydi. Şimdi simsiyah bulutların yağmur düşürdüğü gün gibi karanlık, ağır. 

Üzüldüm, gerçekten üzüldüm. 

Başa çıkamayacağım bir sürü olayın içinde kalmış gibiyim. Giden çok olmuştu gideli. Beraber ezberlediğimiz sokaklardan geçerken o günleri bayram sanıp gülümsedim. Giden hatırlayacak mı? Bir gün daha geçince üstünden, hayatın. 

Hatırlamamak mümkün değildi. 

Hafif, iyi soğutulmuş bir şarabı yudumlamak gibiydi. Sabah erken kalkıp, demlenmiş taze kahve kokunu hissetmek gibiydi. 

Gittikçe hiç kıpırdamaz olan bir izdüşümü gibiydi. 

Yalnızlık, çaresizlik bir kimlik simgesi gibi dilime vururken,
gönülden geçen düşer bilince. 

Yazık olmuşlarımla,
Yıkılmış kalmış kendimle,
Ve gerçeklerin ucunu sivrilte sivrilte,
Kendime eziyet ederek,
Sivri sivri içime dokundurarak gerçekleri,
Olmaz diyen seni tanıdım,
Kanayarak, morarak

Hayat her şeye rağmen devam etse bile. 

Bir ölüyüm. Çok üzüldüm, çok üzücü bir durum, Allah rahmet eylesin. Nur içinde çürüyeceğim. Sen başkasını sar şimdi. İçine sığmadığım ama sığındığın bir yerde.  

Bu sondu, bu son boş kağıt, yazılacakları hayatın.  

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...