23 Haziran 2015 Salı

Biraz Konuşmasak 6

Adımla kurulmuş cümleler üzerinden çok geçilmiş ki son günlerde kulaklarımın çınlaması bir türlü dinmiyor. Sahte gülücükler hararetli tartışmaların içinde kalmış, karşımda oturan kadının tüm yüz hatları beynime kazınmış, hayatımın en kötü kahvesine menüde güvendiğim ücretine rağmen en yüksek ücreti bırakacak olmam bile moralimi bozamazdı. Fakat kahve gerçekten keyif kaçıracak nitelikte berbattı. İnsan nasıl olurda filtre kahveyi bu denli kötü demliye bilir?

Yan masada kafeinsiz kahve isteyen kadının seni kulaklarım da uğultu ve baş ağrısı yaratıyor. Kahrolsun… İnatla üzerinden tekrar tekrar geçip kafeinsiz kahve isteyenleri reddediyorum.  Saç tellerini sarının bin bir tonunda simsiyah dipleri olmasına rağmen değiştiren kadınları reddediyorum. Türk kahvesinin ardına içilen suyu reddediyorum. Kaliteli şarapları, lüks evleri, gri veya siyah Mercedes’i olan resmi plakalı araçları reddediyorum. Araçların içinde arka tarafta yayılmış, bok dolu işkembeli, ihtiyar, kaliteli takımların içindeki patronları reddediyorum.

Aç karına içilen Tanrı’nın bile kalitesine ödün veremeyeceği viskiyi kutsuyorum. Rock’n roll-u kutsuyorum, Yüksel caddesinde devrimci takılan gençleri kutsuyorum -bir gün doğru yolu bulacakları için- Ayaklarımın binlerce kilometre aralıksız beni taşımakta saygı duyduğu için, ayaklarımı kutsuyorum. İmlâ hatası yapılmış yazımları, tekrar tekrar okundukça güzelleşen şiirleri kutsuyorum.

Rol yok…

Tavır yok…

Beden var, ruh yok…

Yalnızca yağmur, içerisi gerçekten sıcak…

Midem bulanıyor ve bunun içerinin sıcak olmasıyla alakası yok. Sabah kahvaltı yapmadığım için çok yoğun sarılmış tütünler yüzünden biliyorum ve bu söz ettiğim berbat kahve üzerine piyango oldu.

Ve Tanrı bana bu kelimeleri yazmış olduğumdan dolayı hayran duyuyor.

Bunları yazdığım için kutsanıyorum…

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...