Uzun ışıksız soğuk bir
an gözlerinde, gerçekten böyleydi. Saçların örgülü, omuz uçlarından sarkarken
berindeki demir parmaklıların sıcaklığı, çam ağaçlarının kokusu siyah beyaz
resim içinde olsa da hissedilebilir yeşilliği. Belki tüm güzellikler parmak
uçlarında dizilmiş onları düşünüyordun. Bu dünya... Bir kirpi ile oturduğun
yeri paylaşmak isterken, hayal ettiğin yolları ve evleri hiçbir zaman inşa
edemeyeceğini düşünüyorsun. İnsanların pisliklerini örtmeye çalışan vücudundaki
çatlakların sızıntısı görebiliyorsun, gülüşlerinin altındaki acizliği, sarılmalarındaki
mide bulandırıcı samimiyetsizliği. Sonra içinde barınan küçücük hayalin hiç
kaybolmasın diye şehrin bütün yağmurlarının üstüne yağmasını istiyorsun.
Uyuyarak giderilmeyecek yorgunlukların var. Bunu çok iyi biliyorsun. İzahı yok
bazı şeylerin… Düşüncelere dalmak tekrar tekrar, çocuksu kaşların çatık, bir
şeyler ters gidiyor besbelli. Çekinme, eskiden nasıl soruyorsan her istediğini
sor ona. Cevabını al. Usulca çekil. Acıların tam, yalnızlığın eksik kalsın ya
da arkadaşlarınla şarkı söyle sesinin kötü veya iyi olduğunu düşünmeden,
bilinçaltını bir amacı olmadan yolculuğa çıkart, geçen çizgileri sayarak yahut
en çok sevdiğin vosvos arabalarının rengini, bir yerlere varmak üzere yola
çıkmak, varmaktan daha önemli. Sonuç işler burada üç şekilde yürürdü; doğru
şekilde, yanlış şekilde, senin istediğin şekilde…
24 Haziran 2016 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Kafkaesque
Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...
-
Bugün kendimi öldürdüğüm gün, yeniden doğmak için bazen gereklidir bu. Bu ölüm beni cennete mi götürür, cehenneme mi bilemem. Ama daha önce...
-
Belki tavırların beni en ağır küfürlerden daha çok üzer. Yinede; Artık ağlamıyorum, İçimi görsen bi tuhaf olursun. Yitirmek bombok bir ş...