1 Ekim 2017 Pazar

K(i)ronik

Tüm gece uyuyamadım. Geceden sabaha geçen uzun bir sürgün. Sabaha kadar sigara içtiğimden olması muhtemel bir boğaz ağrısı boy gösterdi. Sabahın serin havası, bulutlu bir günün ilk ışıkları. 

Ben ne yaptım? Yoğun yaşayıp yaşamadığımı düşündüm. Aşkı, duyguları, özlemleri? Yoksa ben yaşanan tüm olayların bir gözlemcisi, dünyanın, duyguların, özlemlerin, ülkelerin, alışkanlıkların bir seyircisi miydim? Belki de gövdemin dolu dolu öldürücü acısını taşımak zorundaydım ben. Peki ama sevinçler, istekler, ne yaptım ben? Duyguların derinliğinden bir gözlemci olarak kaçtım mı yoksa onların yarattığı akıntıyla Ben'im tümüyle yer almadı mı ve zaman dışı sessizliğimde kaç gecenin, sabahı izlemek üzere, yeniden başlayanlar için, yeni bir gün heyecanı veren ışıklar içinde yeterince içten, yeterince açık değil miydi, sana yeniden başlamak isteğim.

Üzerime soğuk hava basınç yapıyor. Ayaklarım üşüyor. Dünde öyleydi, gittikçe daha ağırlaşan bir yük, göğsümden içeri sızıyor. Işığın vurduğu her rengi süzüyor gözlerim, boğazımda düğümleniyor kelimeler. Yutkunuyorum, canım acıyor. 

Uyuyorsun sen şimdi, uyanık kalmak doğru değil. Acıyı daha bir çekiyor gecede beden. Acı eşiğim yeterince güçlendi yinede dayanacak gücüm yok. Dalgaya vuruyorum her şeyi tüm ciddiyetimi kaybettim.  Yaşanmış düşüncelerimde bir çıkış noktası arıyorum. Acıya bulanıyorum, yabancılık ve özlem buluyorum. Derin bir sevgi ya da bir ilişki bulamıyorum. Bana yutkunmayı güçleştiren şeyin aslında ciğerlerime doldurduğum havanın ya da sigara dumanının boğazımı kirletmesi olmadığını anlıyorum. Bende sürekli ilerlemiş artık kronikleşmeye dönmüş bir his olduğunu anlıyorum. 

Yağmur karşılıyor beni, bir sigara daha yakıyorum. Kronikleşen yerine canımın. Daha fazla acı çekmenin mümkün olmadığını bilerek... 

Günaydın.

https://www.youtube.com/watch?v=ZiZeIERGuvA

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...