7 Nisan 2020 Salı

İnsandan Öte 6.48

Hiçbir şey yok olmaz! 
Hiçbir şey olduğu gibi de kalmaz, her şey değişir. 
İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin... 
Bir dilek tut ve üfle mumları!

Rüya...

Gerçeklik algımızın kırıldığı ve yaşam ritmimizin bozulduğu o ilginç eğrelti tecrübe.
Ne bir başlangıç ne de bir bitiş söz konudur çünkü.


İnsandan Öte 6.47

Siz hiç yirmi beşinci saatte yaşadınız mı?
Ben yirmi beşinci saatte yaşamasını çok severim.
Yirmi beşinci saat neresi diye merak ediyorsanız?
Tarif edeyim...
Kalabalığın içinden geçerken birden durun.
Kalabalığı görebileceğiniz bir köşeye çekilin.
İşte! Yirmi beşinci saattesiniz.
Yeni düşüncelere hoşgeldiniz...

İnsandan Öte 6.46

Ben bazen kendimi zihin hapishanesine atarım.
Olurum zihnimde hakim, savcı.
Bir güzel yargılarım kendimi, sonra keserim cezamı.
Sonra da atarım kendimi zihin hapishaneme paşa paşa yatarım.
Yarattığım kendi hapishanemde.

3 Nisan 2020 Cuma

İnsandan Öte 6.45


Bir yıl geçmişti aradan, lakin sen hala ifade etmenin ya da anlaşılamamanın o tarifsiz hissini içindeki boşluğa akıtıyorsun. Değer mi? Dedim. Suskun, elinde yarım kalmış bir hayatın kırık kiremitlerini tutar gibi yüzüme bakıyordu. Sen daha ne kadar ufalır diye düşünürken, sana değer veren insanların, senin hala bir çaba içinde uğraştığını düşünme yanılgısı, aslında sana yalnızlığının seviyesini göstermektedir. Diyebildim.

Gülümsedi, bu sahte zamanın en sahici anında…

“Sığınmak” dedi buna… Mumla aydınlatılmış bir limanın yine en karanlık teknesine sığınmak!

Yine beyninin ona oynadığı adaletsizliğe, Yine kendini güçlü saydığı ezber kelimelere sığınmıştı.


Hafifçe perdeyi araladım. Sabah olmasına az kalmıştı, saat 4.47. Geceye ait her bir pişmanlığı, sabahında, çıplak gözle güneşe bakan bir çift gözün zorlandığı gibi bakacaksın. Dedim. Şimdi hepsi saatlerdir içilen biranın biraz keyfi, biraz mide bulantısı, biraz baş dönmesi. Ta ki o güneş sana kalk hadi iki kelime anlat kendine diyene kadar. Ta ki biraz baş ağrısı, bir bardak su, ağrı kesici, geceden kalma paketinde iki dal sigarayla güne başlayana kadar. Ta ki elinde kalmış bir avuç gurur gecenin yerini alana kadar. Önce biraz utanacaksın sonra yapmasam da olur diyeceksin sonra zaten ipler hiç elinde olmadığı için sıkıştığında kendini inandıracak derecede yalana başvuracaksın. Kızma? Seninki de bir mücadele biçimi sonuçta. Yoksa kim tekrarlar kendini, her seferinde aynı yolu kullanıp, başka sonuçların umutlarına…

Kafkaesque

Dün gece masumiyeti gerçeklikten silinmiş. Flu, ağır aksak rutin fizik kurallarını reddediyordu bünyem. “ İyi değilim ” diyordum sürekli, ...